17 Mart 2024

Bir gün herkes elektrikli araç sahibi olacak

Elektrikli araçlar bir lüks olmaktan çıkıyor. Kızışan rekabet ortamı artık orta sınıf vatandaşların da elektrikli araç alabilmesine imkan sağlıyor.

Sadece birkaç yıl öncesine kadar elektrikli araçlar zenginlerin ilgi alanlarına ve garajlarına girebiliyordu. Fiyatlar düştükçe, orta sınıf vatandaşlar da artık elektrikli araç alabiliyor.

Roadster, 2008 yılında Tesla’nın California montaj hattından ilk kez çıktığında, bir anda sansasyon yaratmıştı. Saatte 130 mil azami hıza, dört saniyede sıfırdan 60 kilometre hızlanmaya ve şık gövdeye sahip iki koltuklu elektrikli araç, bir Mercedes, Porsche veya Jaguar lüksünü bünyesinde barındırıyordu. Time dergisinin bir incelemesinde Roadster, kirliliğe karşı bir bildiri olarak da ikiye katlanan sıcak bir spor otomobil olarak tanımlanmıştı.

ABD’deki Carnegie Mellon Üniversitesi’nde mühendislik ve kamu politikası profesörü Jeremy Micalek BBC’ye verdiği demeçte, “Tesla’dan önce çoğu insanın elektrikli araçla ilgili deneyimi golf arabası veya buna benzer bir şey olurdu. Birçok şeyden taviz vermeniz gereken küçük, yavaş bir araç olduğu hissi vardı.” diyor.  Ancak Tesla’nın arabaları Amerikalıların elektrikli araç pazarına ilişkin algılarını değiştirdi.

Tesla, gösterişli, lüks araçlarla elektronik araç algısını yükseltmiş olabilir; ancak bugün, büyüyen bir pazarın ortasında elektrikli araçları benimsemeye meraklı olan birçok kullanıcı adayı bulunuyor. Müşteri adayları, fazla lüks ve ihtişamın getirdiği fiyat skalası nedeniyle elektrikli araç üreticileri arasında bir uzlaşma olmasını ve fiyat indirimleri yapılmasını yönünde çağrı yapıyorlar. Otomobil üreticileri de müşteri adaylarının çağrılarına cevap vererek, lüks yerine uygun fiyatlılığa öncelik veren elektrikli otomobilleri pazara sunmaya başladılar.

İLK BAŞTA LÜKSÜN SEMBOLÜYDÜ

Tesla’nın neredeyse altı rakamlı Roadster’ı, sürücülerin büyük çoğunluğunun kasıtlı olarak erişemeyeceği bir fiyatta değildi. Kanada merkezli elektrikli araç danışmanlığı Vision Mobility’nin baş danışmanı James Carter, arabanın fiyatının 15 yıl önce oldukça yüksek olan elektrikli araç teknolojisinin maliyetlerini karşılamak için bu kadar yüksek olduğu görüşünde.

Tesla, biraz daha düşük fiyatlı modelleri çok daha sonra piyasaya sürdü. İlk olarak 2012’de üretilen beş kapılı bir sedan olan Model S’nin taban fiyatı 60.890 dolardı (1.956.152,14 TL). (Bu fiyatlara Türkiye’de vergilerin dahil edilmediğini ayrıca belirtelim)  Yine de maliyeti, o zamanlar yeni bir arabaya ortalama 25.000 dolar (803.150,00 TL) ödeyen çoğu tüketici için ulaşılmaz kılıyordu.

Elektrikli araçların başlangıçta şarj edilmesi de zordu ve bugüne kıyasla çok daha düşük menzillere sahipti. Satışların ilk dalgasının, yeni otomobil teknolojisine inanmaya istekli olan ve içten yanmalı motorlu bir arabayı uzun yolculuklar için yanında tutacak parası olan, zenginlere gittiğini hatırlayanlarınız vardır elbet. Dünyada hem lüks hem de sayısı az olan ürünlerin kimlerin tekelinde olduğunu aşikar.

Ancak Tesla, pazar payına hakim olmasına ve elektrikli araçlarla eşanlamlı hale gelmesine rağmen diğer otomobil üreticileri araçların bir statü sembolü olması fikrine karşı çıkarak, bunun yerine ortalama sürücüye, elektrikli araçlara erişilebilir bir seçenek sunmak için maliyetleri ve satış tutarlarını düşük tutacak yöntemler bulmak için çabalıyorlar.

İlk kez 2010 yılında showroomlara çıkan tamamen elektrikli yarı kompakt otomobil Nissan Leaf, aslında Amerika pazarında Tesla’yı geride bıraktı. Tesla ile aynı gösterişle yola çıkmasa veya aynı pazar payını elde etmese de, elektrikli araçların erişilebilir bir araba olarak geleceğine dair ipuçları veriyordu. Leaf, 32.780 Dolar (1.053.090,28 TL) ile piyasaya sürüldüğünde hâlâ ucuz değildi, ancak lüks olmayan sürücülerin elektrikli araçlara erişebilmesi için kapı aralamıştı. Günümüzde elektrikli araç teknolojisi giderek daha ucuz hale geldikçe, şirketler araçları rekabetçi fiyat noktalarında piyasaya sürmeye odaklanmaya başladı.

Elektrikli araçların statüsünün üzerinde fiyat eğiliminin piyasaya çıkması devam etmekle kalmıyor, özellikle üretim maliyetleri düştükçe satışı da hızla artıyor. Piyasada hâlâ çok sayıda yüksek fiyatlı, lüks odaklı elektrikli araç var. Tesla, hala üst düzey tüketicilere hizmet etmeye odaklanmayı sürdürüyor. GMC’nin altı rakamlı Hummer’ı 2021’de büyük bir sıçrama yaptı. Ancak bu elektrikli araçlar artan rekabet ortamında giderek kendilerini azınlıkta buluyor.

Son yedi yıldaki fiyat gelişimine baktığınızda, elektrikli araçlarda kullanılan pillerin maliyetinin önemli ölçüde düştüğünü görebiliyoruz. Bu da otomobil üreticilerinin istekli tüketiciler için fiyatları düşürmesine olanak tanıyor.

HÜKÜMETLER DE ELEKTİRİKLİ ARAÇ ALIMI İÇİN TEŞVİK EDİYOR

Avrupa ve Kuzey Amerika’daki hükümetler de genellikle indirim şeklinde maliyet teşvikleriyle sürücüleri elektrikli araçlara yöneltmeye çalışıyor. Örneğin ABD federal hükümeti, yeni bir elektrikli veya plug-in hibrit için 7.500 dolara (240.946,50 TL) kadar temel vergi kredisi sunuyor. Bazı eyaletler ve hatta yerel yönetimler bunun üzerine sübvansiyonlar sunuyor. Kanada da dahil olmak üzere bazı ülkeler, önümüzdeki on yılda benzinle çalışan arabaların aşamalı olarak durdurulacağını bile duyurdu.

ÇİN’DE SEKTÖRE HAKİM OLMA ÇABASINDA

Öte yandan Çinli elektrikli araç üreticileri, rakipsiz fiyatlarla bu yeni pazara girmeye hazırlanıyor. Tesla’lar ABD’de yollara çıkarken, Çinli şirket BYD 1990’ların ortasında cep telefonu pilleri üretmeye başladı ve sonunda Nokia ve Motorola gibi şirketlerin tedarikçiliğini yaptı. 2005 yılında, ilk elektrikli aracı olan F3 yarı kompaktını herhangi bir Kuzey Amerika otomobili için şaşırtıcı derecede düşük bir fiyata 10.000 dolara (321.263,00 TL) piyasaya sürdü. F3, Tesla Roadster’da olmayan her şeye sahipti. Küçük, hafif, sade ve ucuz…

Ancak elektrikli araçların bu kadar yaygın hale gelmesinin nedenlerinden biri sadece tüketici tercihleriyle sınırlı değil. Çevre kirliliği ve düşük karbon salınımı nedeniyle elektrikli araçlar teşvik ediliyor. 2030 yılına gelindiğinde, yeni bir araba almak için yeterince parası olmayan insanların düşük maliyetlerle elektrikli araç sahibi olacakları öngörülenler arasında. Neticede benzinin fiyatı her geçen gün daha fazla artıyor. Müşteri adayları da benzin parası ödemeye alternatif olarak elektrikli araç satın almanın daha düşük maliyetli olduğu yönünde hem fikir kalıyor.