Tarihler 15 Nisan 1912 gecesini gösterdiğinde dönemin en büyük gemilerinden biri olan Titanik, Kuzey Atlantik Denizi üzerinde bir buz dağına çarptı. Hızla su alan gemi batarak okyanusun derin sularına karışırken, 1514 kişi ise yaşamını yitirdi.
Titanik’in mürettebatında görev alan Frank Winnold Prentice, korkunç gecede yaşananları ise bir televizyon programında anlattı.
BUZ DAĞI GEMİYİ JİLET GİBİ KESTİ
Prentice, geminin buz dağına çarpma anını bir arabanın ani bir frene çarpmasına benzetiyordu. Güverteye çıktığında önce denize baktı. Sadece buz parçaları gören Prentice, gökyüzünde ise parlayan yıldızlardan başka bir şey görmemişti. Ancak bir gariplik olduğunun farkındaydı.
Bir müddet olayın farkına varamayan mürettebat, geminin motor dairesinde dibine kadar jilet gibi kesildiğini fark etti. Daha sonra ise gemi kaptanı filikaların indirilmesi emrini verdi.
‘ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR’
Prentice, ilk başta iskele tarafındaki filikalara fazla yolcunun binmediğini belirtir. Çünkü filikaların denize metrelerce yükseklikte olması nedeniyle yolcuların korktuğunu söylüyor. Hatta yolcular geminin batacağını da düşünmezler.
Yavaş yavaş durumun ciddiyetini kavramaya çalışan yolcular filikaya binmek için birbirlerini ezmeye başlarlar. ‘Önce kadınlar ve çocuklar’ diye uyarılar yapılsa da, pek dinleyen de olmaz.
BAYAN CLARK’I İKNA EDİP HAYATINI KURTARDI
Gemi hızla su alıp iskele tarafına doğru yatmaya başladığı için sancak bölümündeki filikalara ulaşmak bir hayli zorlaşır. Prentice ise can yeleğini giyerken bir kadının can yeleğini giymekte zorlandığını görür. İsmi Virginia Estelle Clark olan kadın kocası olmadan filikaya binmeyi reddeder.
Prentice, can yeleği giymenin gerekli bir tedbir olacağını, kocasının ise yanına geleceğini söyleyerek kadını ikna eder. Kadın ise güvenle filikaya biner.
GEMİ İKİYE AYRILIR
Üçüncü bölümdeki yolcuların geldiğini gören Prentice, kendi can yeleğini de giyerek, “Tamam yapabileceğim her şeyi yaptım, yardım edebileceğim herkese yardım ettim. Şimdi bütün bu karmaşadan uzaklaşıp kıç güvertesine gideceğim.” der. Ancak gemi batarken hızlıca yükselir.
Gemideki her şey paramparça olurken, bir anda batıp tekrar yükselir. Bordaya tutunmaya çalışan Prentice artık dayanamaz ve dondurucu sulara kendini bırakır. Suya sert bir şekilde çarpan denizci etrafında yüzlerce ceset görür.
Titanic yavaşca suya gömülürken, Prentice hayatta kalacağına pek ümit vermez. Çünkü suyun içerisinde git gide donmaya başlar. Ancak o sırada bir filikaya rastlar ve yolcular onu filikanın içine çeker.
Filikaya çıkan Prentice, “Beni filikaya çıkardılar. Arka tarafta ölü bir itfaiyeci vardı. Filikanın içi 30 santim suyla doluydu. Başka bir adam ise filikadan atlamaya çalışıyordu.’Ne derdi vardı bilmiyorum ama diğerleri onu bağlayarak filikada tuttular. Kalanlar ise kadın ve çocuklardı. Bir yere oturdum, hemen yanımda ise Bayan Clark vardı. Bana ‘Kocamı gördün mü?’ diye sordu. Hayır görmedim ama muhtemelen iyidir, dedim. Tahmin edebileceğiniz gibi çok kötü bir hâldeydim. Ve Bayan Clark beni battaniyesiyle sarıp sarmaladı” diye o anları anlattı.
Carpathia gemisi Akdeniz’e doğru yol alırken, Prentice ve bazı filikalara rastlar. Prentice’nin de filikasını alarak yolcuları New York’a götürür.
90 yaşında bu röportajı veren Prentice, “Kabus görmek için çok yaşlı olduğumu düşünebilirsiniz fakat inanır mısınız bilmem gece yatağa yatınca her şeyi baştan yaşıyorum” der.