İlk olarak “Third Culture Kids” olarak adlandırılan Üçüncü Kültür Çocukları’nın özelliklerini tanımlayarak başlayalım. Aslında yeni tanıştığımız bir terim değil. İlk olarak 1967 yılında Hindistan’daki yabancılar üzerinde araştırma yapan sosyologlar Ruth Hill ve John Useem tarafından ortaya atılan “Üçüncü Kültür Çocuğu” tanımlaması; ebeveynlerinin doğdukları ve büyüdükleri ülke dışında farklı bir kültürde büyüyen ve tek bir yerleşim yerine dahil olamayan insanlara atıfta bulunmak için kullanılıyor. İş nedeniyle düzenli olarak ülke değiştiren ailelerin çocukları, göçmen ya da sığınmacı çocuklar, farklı ülkeden evlat edinilmiş çocuklar ve hatta farklı bir dil ve kültürün işlendiği okula giden çocuklar bile “Üçüncü Kültür Çocukları” olarak kabul ediliyor.
TikTok’ta çektiği alışılmışın dışında yemek pişirme videoları ile dikkat çeken Jon Kung, “Üçüncü Kültür Çocuğu” tanımlamasının çok güzel bir örneği. Amerika, Kanada ve Hong Kong’ta büyüyen, Çinli Amerikan bir şef diyebiliriz onun için. Sosyal medyada tanınmaya başlamadan önce de mutfak ile ilgilenen Jon Kung’un dönüm noktası, tüm dünyayı etkileyen salgın dönemi oldu. Farklı kültürlerden sentezleyerek hazırladığı yemek pişirme videolarını TikTok üzerinden paylaşmaya başlamasıyla bir anda yoğun ilgi gördü.
Şu an Detroit’te yaşayan ve Instagram’dan 302B takipçisi bulunan Jon Kung; “Üçüncü Kültür Çocuğu” olarak gastronomiye ilgi çekici bir yorum da kattı. Kısa bir sürede üçüncü kültür yemeklerinin elçisi haline gelen Kung; dünya çapında hem Amerika hem de Çin mutfaklarında çalıştıktan sonra bu ifadeyi yemekle ilgili olarak ancak yetişkinlik döneminde uygulamaya başladı. Bu durumu ise; “Çinli bir şef olarak kimliğimi tam olarak kabul etmekte sorunlar yaşamıştım.” şeklinden dile getiriyor. Jon Kung şu an aktif olarak şefliğin yanı sıra hem içerik üreticiliği hem de podcast sunuculuğu yapıyor. Eastern Michigan Üniversitesi’nde Tiyatro Sanatları ve Yaratıcı Yazarlık bölümünde lisans eğitimini tamamladıktan sonra University of Detroit Mercy’de Hukuk diplomasını aldı. Yemek pişirmeye odaklanmasıyla da kariyerini bambaşka bir yöne çevirdi.
Başlarda Detroit’in en iyi mutfaklarında çalışmaya başlayan Kung; sonrasında kendi pop-up stüdyosu olan Kung Food Market Studio’yu kurdu. Tüm dünyayı etkileyen pandemi döneminde stüdyosunu kapatmak zorunda kalan Kung; tam da bu dönemde sosyal medyaya yöneldi. Çin mutfağının tekniklerini küresel lezzetlerle ve malzemelerle yorumlayarak tüm gözleri üzerine çekti. Sosyal medya işleri yoluna girmeye başladıktan sonra ise efsanevi bir makyaj kralı olan yakın arkadaşı Kim Chi ile birlikte “1 For The Table” adlı podcast’e ev sahipliği yaptı.
JON KUNG: “ÜÇÜNCÜ KÜLTÜR YAŞANMIŞ BİR DENEYİMLE ŞEKİLLENİR.”
Ekim 2023’te çıkardığı yemek kitabi “Kung Food: Chinese American Recipes from a Third Culture Kitchen” ile iddiasını da tüm dünyaya göstermiş oldu. Yemekle ilgili tuhaf hatta neredeyse karikatürize espirileriyle tanınan Kung’un; kitabının çıkmasıyla birlikte gastronomi dünyasını da ikiye ayırdığı söylenebilir. Kung’un mutfağa yaklaşımını eleştirenler; ilk bakışta rastgele seçilmiş gibi duran bir malzeme seçimi olduğunu dile getirdiler ve onu geleneksel tekniklere bağlı kalmadığı için suçladılar. Tüm bu eleştiriler karşısında inandığı değerlere daha da sıkıya bağlanan Kung, yemek pişirmeyi sınırlandırmama inancına daha da sarıldı! Pragmatizmin, Çin mutfağının doğasında olan bir yapı olduğu ileri sürdü.
“Kültürün özgünlüğüne değil; benliğin özgünlüğüne inanıyorum.” diyerek vizyonunu kısaca özetleyen Kung, mutfak çalışmalarında kendi politikasına ve kişisel yaşantısındaki detaylara da yer veriyor.
Tüm eleştirilere kucak açmak gerekir; fakat üçüncü kültür mutfak kültürünün küresel etkilerin bir sentezi olduğunu da unutmamak gerekiyor! 20. yüzyılda icat edilmiş olsa da, özellikle son 10 yılda ana akım sözlüğümüze giren “üçüncü kültür” teriminin de aslında bu sentez olduğu dikkat çeken bir detay. Y ve Z kuşağının da tam olarak bununla özdeşleştiğini görebiliyoruz; işleri yapmanın tek bir doğru yolu yoktur!
Günün sonunda; kendi inandığı yoldan bir an bile sapmayan Jon Kung’un tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardığı bir gerçek. Yemek kitabının önsözünde de şöyle diyor: “Üçüncü kültür yemek pişirmeye olan ilgim bana, her birimizin iddia ettiği tek şeyin kendi hikayelerimiz, kendi deneyimlerimiz ve kendi anılarımız olduğunu öğretti. Yemek ve kültür sürekli değişiyor ve eğer bu kavramı benimsersek, hem eski hem de yeni sahip olduğumuz gelenekleri kalplerimize yakın tutabiliriz.”