30 Temmuz 2024

Paris Olimpiyatlarında çok konuşuldular: Drag Queen’lerin bilinmeyenleri!

Son günlerde adlarını sık sık duysak da tarihleri çok eskilere taaa, Antik Yunan'a dayanıyor. Peki, gerçekte nedir bu Drag Queen kültürü? Hadi gelin birlikte bakalım...

Drag Queens, sanat ve performans dünyasında önemli bir yer tutan bizim toplumuzda son yıllarda popüler olsalar da çok eski tarihlerden beri varlıklarını sürdüren kendilerine özgü ve büyüleyici bir topluluktur. Genellikle abartılı makyaj, kostüm ve performanslarıyla cinsiyet normlarını sorgulayan ve adeta yeniden tanımlayan bir sanat türüdür.

Tiyatro, moda ve müziğin harmanlandığı yaratıcılığın ve cesaretin ön planda olduğu bu sanat formu hakkında bilmediklerinizi bu haberimde topladım.

Aslında Drag sanatının kökenleri antik Yunan dönemine kadar uzanıyor. O dönemlerde kadın rollerini erkekler oynardı  çünkü o dönemlerde kadınların sahneye çıkmaları yasaktı. Kadınlar sahneye çıkamadıkları için erkekler, süslü kostümler ve ağır makyajlar kullanarak geçiştiriyorlardı.

16. ve 17. yüzyıllarda, İngiltere’de kadınların sahneye çıkması hala yasaktı. Antik Yunan’dan süre gelen alışkanlıklar orta çağ Avrupa’sında hala devam ediyordu. Shakespeare’ın oyunlarında da görüldüğü gibi tüm kadın rolleri genç erkekler tarafından oynanırdı. O  zamanlarda da erkek oyuncular, kadın rollerini canlandırmak için ağır makyaj ve kadın kostümleri kullanırdı.

19. yüzyıla gelindiğinde müzikholler ve vaudeville türleri popüler hale gelmeye başlamıştı. Bu türlerde kadın kılığına giren erkek komedyenler, hem komedi unsuru hem cinsiyet normlarını sorgulayan performanslar sergiliyordu. Drag terimi de bu dönemde popüler hale geldi.

20. yüzyılın başlarına geldiğimizde ise özellikle New York’ta drag kültürü önemli bir yer edindi. Harlem’de gelişen “Ballroom” kültürü LGBTQ+ topluluğu için önemli bir sosyal ve kültürel etkinlik haline geldi. Peş peşe açılan Drag Ball’larda Drag Queen’ler ve Drag King’ler moda ve dans yeteneklerini sergiliyorlardı. Tabii bu durumun ahlaki açıdan yozlaştırılmaya çalıştığını da söylemeden geçemeyeceğim.

1980’ler ve 1990’lara gelindiğinde Drag kültürü popüler kültüre hızla entegre oldu. RuPaul gibi Drag ikonlar Drag’ı ana akım haline getirmişti. Çeşitli televizyon programlarında Drag sanatçıların yeteneklerini sergilemelerine imkanlar tanınmaya başlamıştı. Bu da onların sanat alanında günümüzde kabul görmelerini hızlandırdı.

Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Paris 2024 Olimpiyatları’nda da Drag Queen’lerin performansları dünya gündemine bomba gibi düştü. Günümüzde ülkemizde sayılı mekanlarda Drag Queen’lerin gösterilerini de izleyebiliyoruz. Bazı kesimler her ne kadar tabuyla yaklaşsa da bence sanatın farklı ve çok çeşitliliğinin muazzam örneklerindenler.

ETİKETLER: