Klasik eğitim anlayışı öğrencilerin sıralarda oturup dersleri dinleyip not aldığı süreçlerden ibaretti. Bu edilgen yapı, yüzyıllardır büyük ölçüde değişmeden korundu. Fakat öğrenme tarzları, nesilden nesile değişiklik gösterdikçe öğretme tarzında da değişim şart oldu. Bu değişim noktasında insanlığın yardımına yeni bir metot koştu: Oyunlaştırma!
Oyunlaştırma Nedir?
Oyunlaştırma, çok basit bir mantıkla bakacak olursak oyun ögelerinin oyun dışı bağlamlarla entegre edilmesini içerir. Eğitimcilerin öğretme, öğrencilerin ise öğrenme şeklini dönüştüren oyunlaştırma yöntemi sürecin daha ilgi çekici, etkileşimli ve klasik yöntemlere kıyasla çok daha eğlenceli olmasını sağlar.
Eğitimde Oyunlaştırma Nasıl Olur?
Eğitimde oyunlaştırma; öğrencilerin motivasyonunu sağlamak ve onları eğitim sürecinin aktif bir katılanı hâline getirmek için puanlar, rozetler, lider tabloları, meydan okumalar gibi oyun tasarım ögelerini kullanmayı kapsar.
Oyunlaştırma ile kastedilen, dersin oyuna dönüştürülmesi değildir. Öğrenme deneyiminin daha çekici bir form kazanması için oyun ilkelerinin sürece adapte edilmesidir. Bu ilkeler ise tahmin edebileceğiniz üzere rekabet, başarı, tanınırlık gibi temel insani güdüleri tetiklemeye dayalıdır. Böylece öğrenciler farkına dahi varmadan söz konusu eğitim sürecinin birer aktif katılımcısı olacaktır.
Oyunlaştırma ile Eğitimin Faydaları
Öğrenmeyi eğlenceli hâle getirip öğrencileri aktif birer katılımcı yapmasının yanı sıra, oyunlaştırma süreci, eğitime farklı noktalarda da fayda sağlar. Bu noktaları şu şekilde listeleyebiliriz:
- Motivasyonu artırır.
Oyunlarda yer alan rekabet ruhu, öğrencilerin öğrenme yolculuklarını sürdürmesi için onları motive edebilir.
- Katılımı güçlendirir.
Öğrenciyi edilgen bir pozisyondan çıkararak, aktif bir katılımcı yapması; öğrencinin sadece derse değil hayata da katılımını güçlendirir. Oyun ögeleri dahil oldukları süreçlere her zaman etkileşim ve sürükleyicilik katar.
- Belleğe katkı sunar.
Oyunlaştırma sürecinin bir parçası da hikâye anlatımı ve problem çözümünün kullanımıdır. Bu da bilgiyi hatırlanabilir bir şekilde zihne kodlayarak öğrencilerin hatırlama yetisine katkı sağlar.
- İşbirliğine yöneltir.
Pek çok oyunlaştırma sürecinde takım oyunu gerekir. Bu da öğrencilerin işbirliği ve iletişim becerilerini geliştirecektir.
Eğitimde Oyunlaştırmanın Zorlukları
Hayatta olumlu yönler kadar, zorluklar da var. Eğitimde oyunlaştırma, sunma potansiyeline sahip olduğu bütün olumlu yönlerin yanı sıra dikkat edilmesi gereken zorluklara da sahip.
- Ödüllere aşırı vurgu yapmak.
Bu konu tartışmalı bir konu. Puan ve rozetlere gereğinden fazla odaklanılması, öğrenmenin amacını geride bırakabilir.
- İçerik kalitesini önemsememek.
Etki sağlamak için tasarlanan oyunlaştırılmış ögelerin yüksek kaliteli eğitim içeriğine sahip olduğuna dikkat edilmezse süreç amacından sapabilir.
- Erişilebilir olmamak.
Her öğrencinin sosyal becerilerinin ve ekonomik düzeyinin eşit olmadığını unutmamak lazım. Oyunlaştırma sürecinde talep ettiğiniz detayların / çıktıların her öğrenci tarafından erişilebilir olduğuna emin olmalısınız.
Eğitimde Oyunlaştırma: Nereye?
Teknolojinin ilerlemesi, eğitimde oyunlaştırma süreçlerindeki yöntemleri de çeşitlendiriyor. Yakın bir gelecekte sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik sistemlerinin oyunlaştırma süreçlerine adapte edilmesi, öğretme yöntemleri için yeni bir sınır çizmemizi sağlayacak.
Eğitimde Oyunlaştırmada Başarı Örnekleri
Eğitim sürecinde oyunlaştırmanın, başarılı sonuçlandığı örnekler mevcut. Dünyaca ünlü bazı eğitim kurumları ve şirketlerin, oyunlaştırmanın gücünden yararlandığını biliyoruz. Bunların başında Duolingo gibi dil öğrenme platformları geliyor. Bu gibi platformlar, yeni diller öğretmek için dersleri oyunlaştırılmış bir formda sunuyor.
Benzer şekilde, Khan Academy gibi platformlar da öğrencilerin ilerlemesini takip ederken puan ve rozet yöntemi kullanıyor. Sınıflarda öğretmenlerin davranış yönetimini ve katılımı ödüllendirmek için oyunlaştırılmış sistemlere başvurduğu da biliniyor.
Eğitim ve eğlence arasındaki sınırın, oyunlaştırma ile flulaştığını düşünmek çok normal. Fakat gelecek jenerasyonlar tarafından her ders yeni bir oyun, her ödev yeni bir görev ve her sınıf yeni bir oyun alanı olarak kabul edildiğinde biz hâlâ sınırları koruma derdinde mi olacağız yoksa oyunlaştırma süreçlerini hayatın bir parçası olarak mı kabul edeceğiz?