Artan nüfus ve gelişen teknolojiye bağlı olarak büyüyen havacılık sektöründe sürdürülebilirliğin önemi, her geçen gün artmakta. Öte yandan da uçakların yakıtlarının bıraktığı karbon izlerinden dolayı, küresel ısınma da her geçen gün büyüyor. Ülkeler daha az karbon izi bırakmak amacıyla çeşitli çalışmalar yaparken havayollarını, uçak üreticilerini ve devletlerin düzenleyici kurumlarını heyecanlandıran çözümlerden biri de sürdürülebilir havacılık yakıtıdır. (SAF)
Havacılık sektörü, küresel CO2 emisyonlarının yüzde 2-3’ünden sorumlu fakat bu sektör karbondan arındırılması en zor sektörlerden biri aynı zamanda. SAF’lar yenilenebilir biyokütle ve atık kaynaklarından üretiliyor ve jet yakıtı karışımlarının yüzde 50’si kadarını oluşturabiliyor. Bilim çevresince havacılık sektörünün karbondan arındırılmasında ana araç olarak görülüyor.
SAF NEDİR?
Jet yakıtı, günümüzün en iyi pillerinden 43 kat daha fazla enerji depoluyor. Ancak 2050 yılına kadar ticari uçaklardan kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının üç katına çıkacak olmasını dikkate alan Uluslararası Temiz Ulaşım Konseyi’ne göre, havacılık endüstrisi, bunun etkisini azaltmak ve daha sürdürülebilir olmak için teknolojiye ihtiyaç duyuyor.
Biyolojik olarak üretilmiş yeşil jet yakıtını geleneksel yakıtla harmanlayan yeni bir havacılık yakıtı türü olan SAF, hardal tohumu, şeker kamışı ve kullanılmış pişirme yağı gibi yenilenebilir malzemelerden üretilerek petrol bazlı jet yakıtının yerine kullanılabilen düşük karbonlu alternatif bir yakıttır. Yakıt yaşam döngüsü boyunca karbon emisyonlarını yüzde 80’e kadar azaltma potansiyeline sahip ve bu da onu yeşil havacılık enerjisine uygun bir alternatif haline getiriyor.
HAVACILIK SEKTÖRÜ İÇİN DE ÖNEMLİ
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği, 2050 yılına kadar havacılık sektöründeki karbon azaltımının yüzde 65’inin SAF kullanımıyla gerçekleşeceğini öngördü. Çeşitli SAF teknolojik atılımları, küresel havacılık sektörünün düşük karbonlu dönüşümü için çok önemli bir yol haline gelecek.
Dünya çapında pek çok petrol şirketi de SAF iş kervanına katılıyor. Dünyanın birçok bölgesinde SAF projelerinin inşaatı ve işletmeleri kurulmaya başlandı. Nisan 2023’te, ABD’li sanayi grubu Honeywell ile Çin’in Tianjin Serbest Ticaret Bölgesi arasında, kuzey Çin’de SAF üretim üssünün amiral gemisini kurmak üzere bir İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalandı. ABD’li şirket, bu hamlenin SAF’a yönelik artan pazar talebini karşılamayı amaçladığını söyledi.
TÜRKİYE’DE SAF ÜRETİMİ
Türk Hava Yolları, karbon emisyonlarının azaltılmasında kilit rol oynayan SAF’ların geliştirilmesi ve kullanımının artırılmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. 2022 yılı itibarıyla operasyonlarında aktif bir şekilde Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı kullanmaya başlayan Türk Hava Yolları, Boğaziçi Üniversitesi ve TÜBİTAK’ın desteklediği Mikroalg Tabanlı SÜrdürülebilir biyoyakıt geliştirmek amacıyla içeriğinde gıda olarak kullanılan bitki tohumlarının bulunmadığı, tarım üretimiyle rekabet etmeyecek, su, toprak ve diğer doğal kaynaklarda kirlenmeye yol açmadan üretilebilecek bir proje üzerinde çalışıyor.
Proje kapsamında, yüksek verimle büyütülen mikroalg biyokütlesi kullanılarak “HEFA” teknolojisi ile üretilen biyo-jet yakıtının prototipleme çalışmaları ise tamamlandı. Bu projede elde edilecek biyoyakıtın üretileceği rafineri, tam kapasite çalışmaya başladığında Türkiye ve Avrupa’nın ilk karbonnegatif entegre biyo rafinerisi olacak.