Eski Türk toplumlarında kadın, sadece bir eş ya da anne olarak değil, toplumsal düzenin merkezinde yer alan, siyasi ve ekonomik karar mekanizmalarına dahil olan bir birey olarak büyük bir öneme sahipti.
Eski Türk yazıtları, destanlar ve Çin kaynakları, kadınların Türk toplumundaki yüksek statüsünü çok net gözler önüne seriyor. Göktürk ve Uygur dönemlerine ait yazıtlarda kadın, kağanın yanında hatun olarak anılır ve devlet yönetiminde söz sahibi olurdu. Orhun Yazıtları‘nda Bilge Kağan, “Annem hatun ile birlikte devlet kurduk” ifadesini kullanarak kadınların yönetimdeki rolünü açıkça belirtmiş. Eski Türklerde kadın, ekonomik hayatta da güçlü bir konumdaydı.
Divân-ı Lügati’t-Türk’te Kaşgarlı Mahmud, kadınların çadır kurmaktan silah kullanmaya kadar birçok alanda erkeklerle eşit görevler üstlendiğini anlatır. Manas Destanı’ndaki Kanıkey, Alp E r Tunga’nın annesi ve Tomris Hatun gibi figürler, kadınların askeri liderlik yapabildiğini gösteriyor. Özellikle Saka Türkleri’nin hükümdarı Tomris Hatun, Pers Kralı II. Kiros’a karşı kazandığı zaferle tarihe adını yazdırmıştır.
Bugün, modern Türk toplumunda kadının haklarını ve yerini anlamak için eski Türk tarihine bakmak, köklerimizde nasıl bir eşitlik anlayışının bulunduğunu görmek açısından büyük önem taşıyor.