12 Nisan 2024

Kadının gücünü hafife alma: Hayatımızı değiştiren icatlar

Mucit deyince aklınıza hemen erkekler geliyor, değil mi? Edison, Faraday ya da Grahambell... İşte orada durun! Hayatımızdaki birçok ürünün mucidi aslında kadın. Gelin, onları ve buluşlarını yakından tanıyalım!

Mucit deyince aklınıza hemen telefonu icat eden Alexander Grahambell, ampulü icat eden Thomas Edison ya da pili icat eden Alexander Graham Bell gibi isimler geliyor, öyle değil mi? Dikkat ederseniz bu bilim insanları erkek, hatta bilim insanı demekten bile öte hâlâ “bilim adamı” diyen bir kesim bile var… Halbuki günlük hayatımızda kullandığımız birçok şeyde kadın mucitlerin imzası var…

Mary Anderson- Silecek

Yağmur mu yağıyor? Hemen silecekleri çalıştırın! 1900’lü yılların başında sürücüler, yağmurlu havalarda camlarındaki su damlacıklarını araçlarını durdurup silmek zorundaydı. Fakat Mary Anderson, bu sorunu muhteşem icadıyla çözdü. O dönemde araba, herkes tarafından kullanılan bir araç değildi ancak icat ettiği silecekler toplumun dikkatini çekti. Artık sürücülerin tek yapması gereken direksiyonun yanına yerleştirilen kolu indirip arabalarının camını silmekti.

Kimisi bu buluşu sürüş emniyeti açısından dikkat dağıtıcı bularak karşı çıktı. Fakat Anderson, icadının patentini aldıktan yaklaşık 10 yıl sonra hemen hemen her araçta silecek bulunuyordu. Üstelik bununla da kalmadı 1917 yılında manuel sileceklerin gelişmişi olan otomatik sileceği de Charlotte Bridgewood adında bir kadın icat etti…

Bette Nesmith Graham- Daksil

Tükenmez kalemle hatalı mı yazdınız? Merak etmeyin daksil var! 1950’li yıllarda sekreterlik yapan Bette Nesmith Graham, daktiloda yazdığı yazılardaki harf hatalarını düzeltmek için büyük sıkıntı çekiyor ve yeniden yazmak için çok vakit kaybediyordu. Ressamların, tablolarındaki hataları düzeltmek için kullandıkları tempera boyasından ilham alan Graham; tutkallı su, yumurta akı ve beyaz renklendirici kullanarak günümüzdeki daksilin ilk halini icat etti. Başarılı da oldu…

“Mistake Out” adını verdiği ilk daksil kendi çevresi tarafından da büyük beğeni ile karşılandı ve kullanılmaya başlandı. Bunun üzerine Graham, Amerika Birleşik Devletler’inde yer alan dünyanın en büyük bilişim teknolojisi şirketlerinden biri olan IBM’e ürününü tanıttı ve elektrikli daktilolarla beraber bu ürünün satışının yapılmasını teklif etti. Ancak IBM yetkilileri, yazım hatalarını düzeltmek için daha farklı teknolojik ürünlerin geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek buna sıcak bakmadı.

Fakat bu reddedilme Graham’ı yıldırmadı… Kendi imkânlarıyla evinde üretime devam etti ve ürünleri farklı şişelere doldurarak diğer kullanıcıların da deneyimlemesini sağladılar.

Graham için hayatının dönüm noktası 1958 yılı oldu. Dallas’ta yayımlanan yerel bir dergiye verdikleri reklam, kendisi ve icadı için yeni bir sayfa açtı. Reklamda ürünün tanıtılma kampanyası kamuoyunun dikkatini çekerek ürüne ilgiyi artırdı. Ardı ardına gelen siparişlere yetişemez olunca küçük bir imalathane açtı ve işte o günden bugüne daksil hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu…

 Josephine Cochrane- Bulaşık Makinesi

Pis tabaklar hemen bulaşık makinesine! Evlerimizde onsuz bir hayat düşünemeyiz, öyle değil mi? Bulaşık makinesinin mucidinin bir kadın olduğunu söylesem, şaşırmazsınız sanırım…

Josephine Cochrane, varlıklı bir kadındır ve evinde parti düzenlemeyi çok sever. Aksi gibi hizmetçileri çok sakardır; sürekli evdeki tabakları, bardakları yıkarken kırarlar. Üstüne üstlük çok zaman kaybederler. Cochrane, bu durumu çözmek için bir makine icat etmeyi düşünür ve hemen işe koyulur.

Evinin müştemilatında çalışmalara başlayarak öncellikle tabakların boyutunu ölçer, sonra tel bölmeleri yapar ve bu tel bölmeleri yaparken eşyalar birbirine zarar vermesin diye tabaklar için ayrı bardaklar için ayrı bölme yapar. Bu bölmeleri sıcak suyun döndüğü bakır kazan içerisinde olacak şekilde tasarlar. Böylelikle kazanı hareket ettirecek çark döndükçe sabunlu su, kirli bulaşıkların üstüne püskürerek onları temizleyebilir.

1886 yılında icadının patentini alan Cochrane, maddi durumu iyi olduğu için arkadaşları için de üretim yapmaya başlar ve artık “Cochrane Bulaşık Makineleri” herkes tarafından tanınmaya başlar. Gazetelere reklam vererek icadını tanıtan Josephine, otellerin ve restoranların ilgisi çeker.

Büyük bir fabrika kurarak seri üretime başlar ve düşündüğünün aksine bulaşık makinesi genellikle ticari kuruluşlara satılır. Daha sonra evlerde sıcak su alt yapısının sağlanmasıyla kullanılmaya başlanır… Bize hem tasarruf yaptırdığın hem de büyük bir yükten kurtardığın için teşekkür ederiz Josephine!

Mary Phelps Jacob- Modern Sütyen

Korselere son! 1800’lü yıllarda kadınların vazgeçilmezi olan ancak hareketleri kısıtlayan korseleri hepiniz bilirsiniz. Korselerden bugün kullandığımız modern sütyen tasarımına geçiş 1900’lü yılların ilk döneminde gerçekleşti. Hem de buna 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan  metal ihtiyacı neden oldu…

Modern sütyenin mucidi Maru Phelps Jacob, üst sınıf bir ailede dünyaya geldi. Gençliğinde zamanının çoğunu ihtişamlı balolarla ve aristokrat çevreyle sosyalleşerek geçirdi. Girdiği ortamların getirisi olarak korse hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline geldi.

Korsenin kadınlara yaşattığı zorlukları bilen Jacob, bir gün davete hazırlanırken bu zulme bir son vermek istediğine karar verdi. Hizmetçilerinden iki ipek mendil, bir pembe kurdele ve bir lastik getirmesini istedi. Bu malzemeleri kullanarak hem kendisini rahat hissettirecek hem de elbisenin içinde göğüslerini destekleyecek iki ayrı kuptan oluşan  bir tasarım yaptı. Korsesiz katıldığı bu davette giyiminde yaptığı değişiklik diğer kadınlar tarafında fark edildi ve kendileri için de tasarlanmasını istediler.

Jacob, bu sayede ürününün potansiyelini fark etti ve hemen patentini aldı. 1914 yılından itibaren modern sütyen ciddi anlamda talep gören ve Jacob’a kazanç sağlayan bir ürün hâline geldi.

I. Dünya Savaşı’nda ABD Savaş Bakanlığı silah yapımı için korselerdeki metale ihtiyaç duyduklarını belirten bir duyuru yayımladı. Böylelikle milyonlarca Amerikan kadın bu ihtiyaca cevap olarak korselerini sütyenle değiştirdi. Böylelikle korse devri kapandı ve korselerden elde edilen 28 bin ton demirle iki zırhlı üretildi.

Margaret Knight: Kese kağıdı

Oradan bir kese kağıdı uzatır mısın? Günlük hayatınızda size sırada bir nesne gibi görülen kese kağıtlarının aslında bir kadının uzun uğraşları sonucu icat edildiğini ve patentinin bile çok zorlu koşullar altında alındığını biliyor muydunuz?

Kese kâğıdından önce aynı işlevi gören eşya bir zarf şeklindeymiş ve günümüzde kullandığımız kese kağıdı kadar geniş değilmiş. Elbette, bu boyutlarda bir şeyin içine ürünleri koymak oldukça zor oluyormuş.

İşte kadınların parlak zekâsı orada devreye girmiş. Margaret Knight, icat ettiği geniş tabanlı kese kağıdı sayesinde bu sorunu çözüme kavuşturmuş ancak bu sefer de patent sorunuyla karşılaşmış… 1871 yılında patenti almış fakat bu fikre bir erkek itiraz ederek engel olmaya çalmış. Daha sonrasında uzun uğraşlar sonucunda Knight, yaptığı çizimlerle patentin kendine ait olmasını sağlamış.

Anlayacağınız sıradan gördüğünüz kese kağıdı için ne uğraşlar verildi neler…

Kadın mucitleri ve buluşlarını sizler için derlemek istedik. Hepsine hayatlarımızı kolaylaştırdıkları için teşekkür ediyoruz ve kadının gücünün hafife alınmaması gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz!

ETİKETLER: