En güvenli yolculuk, istatistiklere göre havayoludur. Ancak az da olsa kazalar meydana geliyor. Çok fazla yolcu taşıması ve meydana gelen kazalarda çok fazla kişinin ölmesi, uçak kazalarını ilgi çekici ve korkutucu hale getiriyor. Peki, havacılık tarihinin en unutulmaz ve korkutucu uçak kazaları hangileri?
PARİS UÇAK KAZASI
Tarih 3 mart 1974 Pazar sabahını gösteriyordu… Türk Hava Yollarına ait Ankara isimli, o dönemin en büyük uçağı olan DC -10 Paris Orly havalimanına öğle saatlerinde iniş yaptı. 167 yolcusu bulanan uçak, 50 yolcusunu bu havaalanında indirdi. Kalan yolcular ise Londra’ya devam edeceklerdi. Bir önceki gün Paris’te Fransa- İngiltere arasında yapılan rugby maçını izleyen binlerce İngiliz taraftarı Londra’ya geri dönmek için havaalanında uçak bekliyordu. Uçak, rötar üzerine rötar yapıyordu. BOAC (British
Overseas Airline Company) pilotların grevi yüzünden dönüş için boş uçak bulamıyorlardı. Neredeyse boş olan ve kısa zamanda yolcuları Londra’ya götürecek olan THY uçağı, onlar için bir şanstı. Bu durum THY ‘ye yaramıştı. Biletler satıldı. Orly havalimanından tam 218 yolcu daha Ankara uçağına bindirildi. Uçak 333 yolcu 13 mürettebatıyla tam 346 kişiyle Paris Orly Havalimanı’ndan kalkış yaptı ve kalkıştan 8 dakika sonra büyük bir gürültü koptu. Uçak kalkıştan dakikalar sonra 7000 feette radardan kaybolmuştu. Peki, ne oldu?
Havacılık güvenliği müfettişlerine göre; kargo kapısı güvenli şekilde kapatılmamıştı. Kabindeki basınç düşmüştü ve bu da kabinde patlamaya neden olmuştu. Uçağın iki motoruna bağlı olan kabloların kopmasıyla bu esnada kabin zemini çöküyor ve iki sıra koltuk 6 yolcu kaza mahaline 15 kilometre uzaklıkta uçaktan dışarı fırlıyor. Uçağın hidrolik boruları zarar görüyor. Bunlar uçağı kontrol etmeye yarayan kritik ve en önemli parçalar. Kapıyla beraber yok olan hidrolik kabloların yokluğunda 7000 bin feetten saatte neredeyse 820 kilometre hızla yere doğru yöneliyor.
Kaptan Pilot Berköz, yere 100 metre irtifa kalıncaya kadar DC10’un kumandalarını motor gücü ile tutmayı başarabilmişti. Tüm çabalara rağmen uçağın burun açısını ancak 20 dereceye düşürebilmişlerdi. Fakat uçak hızından dolayı Ermenonville Ormanı’na yaklaşık 700 metre kadar sürüklenmiş ve sık ağaçları etkisiyle rendelenircesine binlerce parçaya ayrılmıştı. Ne yazık ki bu trajik kazadan kurtulan olmadı…
Yapılan iddialar doğrultusunda DC10’un bazı testlerinin yapılmadığı Douglas’ın ortaya çıkan arızaları gizlediği iddialar arasındaydı.
TENERİFE HAVAALANI FACİASI:
Adeta film gibi hikayesi olan bu facia, 27 Mart 1977 de gerçekleşti. Sisli bir pazar günü Tenerife Adası’nın en büyük şehri Santa Cruz’da Tenerife de yaşanan kaza, arkasında yüzlerce cansız beden, binlerce yaşlı göz, iki dev Boeing 747 enkazı ve tüm dünyaya büyük bir ders bıraktı. İspanya’nın Tenerife Adası’ndaki Los Rodeos Havalimanı’nda kalkış halindeki KLM Hava Yollarına ait bir Boeing 747 henüz pistten ayrılmamışken, Pan Am Hava Yolları’na ait Boeing 747’yle çarpıştı. Toplam 583 kişinin öldüğü kaza havacılık tarihinin en büyük faciasıdır.
Tenerife felaketi 583 yolcuyla birlikte mürettebatın da hayatını kaybettiği, ticari havacılığın en kötü ve en ölümcül kazasıydı. İspanya’nın Kanarya Adaları’ndan biri olan Tenerife Adası’ndaki Los Rodeos Havalimanı’ndan meydana gelen bu trajedi tüm dünyayı şoka uğrattı. Peki o günü havacılık tarihinin en kötü günlerinden biri yapan sebepler neydi?
Kanarya Adaları popüler bir turizm merkeziydi ve tam da o yıllarda özellikle hava trafiğinde bir atış görülüyordu. Kazanın olduğu gün ise kötü tesadüfler üst üste gelmişti. Bunlardan birisi de Gran Canaria Havalimanı’nda bir bomba patlamasıydı. Bu durum Pan Am ve KLM dahil olmak üzere iki adet Boeing 747 ve jumbo jet uçakları da dahil tüm uçuşların Tenerife’deki Los Rodeos Havalimanı’na yönlendirilmesine sebep oldu.
Kuzey Havalimanı olarak bilinen Los Rodeos o zamanlar sınırlı tesislere ve küçük bir piste sahipti. Ani uçak akınına hazırlıklı bir sistemleri de yoktu. Ayrıca o günkü hava koşulları sebebi ile sis, görüş açısınıbir hayli düşürüyordu. Bununla birlikte havalimanındaki park alanı oldukça küçüktü. Günlerden pazardı ve hava trafik kontrol ofisi eksik kadro ile çalışıyordu. İşte Tenerife uçak kazası böyle bir günde yaşandı.
O gün Pan Am uçağı, KLM uçağının arkasına park etmişti. Kuleden kalkış için yeşil ışık aldıklarından Pan Am, KLM hareket edene kadar karaya çıkmadı. Ancak KLM uçağının kaptanı da ek yakıt almak istedi. Bu nedenle iki uçak da farklı sebeplerden dolayı gecikti.
Sis ve hava durumu sebebi ile hava trafik kontrolörlerinin pilotlarla olan iletişimi zorlaşıyordu. 234 yolcuyu taşıyan KLM, kalkış için onay aldı. 396 yolcu taşıyan Pan AM ise üçüncü kavşaktan çıkmak üzere harekete geçti. Ancak zayıf görüş sebebi ile üçüncü kavşağı kaçırdı ve kuleye görüş mesafesinin birkaç metreye düştüğünü belirtti. Bu esnada KLM ekibine ise sola dönme talimatı verildi ve kalkışa hazırlanması söylendi. KLM kaptanı bunun kalkış izni olduğunu düşündü ve bu yanlış anlaşılmayla birlikte kazaya bir adım daha yaklaşıldı.
Pan Am pistteyken KLM kaptanı uçağı hızlandırdı ve Pan Am uçağından kaçabilmek adına kalkış yapmayı denedi. Ancak bu başarısız bir girişimdi ve Pan Am uçağının tüm üst bölümü yok olmuştu. İki jumbo jet uçağının çarpışması ile sonuçlanan bu havacılık faciası uçuştaki yolcuların ve mürettebatın çoğunun yok olmasına sebep oldu. O uçuştan yalnızca 61 kişi hayatta kaldı ve tam 583 kişi hayatını kaybetti.
ATLAS OKYANUSU FACİASI:
Tarihe konu olacak bir facia daha… 1 Haziran 2009 yılında 228 kişinin hayatına mâl olan bu inanılmaz kazanın detaylarına bakalım. Brezilya’nın Rio Janerio şehrinden Paris’e gitmek üzere havalanan Air France’ın Airbus 330-200 tipi 447 sefer sayılı uçağı gece geç saatlerde yola çıkmıştı. Kalkıştan 3,5 saat sonra Atlas okyanusu üzerinde radardan kaybolan kazananın olası nedenlerinin yıldırım çarpması, türbülans, eski tip hız göstergesi vb. Nedenlerle oduğu iddalar arasında fakat yapılan araştırmada bunun tamamen kapatan pilotun yaptığı bir hata olduğu sonucuna varılıyor. Uçuştan bir gün önce 1 saat uyukuyla sefere çıkan kaptan pilot Marc Doboic, kestirmek için kokpitten ayrıldıktan sonra iki yardımcı pilot arasındaki diyalog, uçağın düşme nedeninin insan hatası olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Uçağın 32 yaşındaki az tecrübeli yardımcı pilotu Pierre-Cedric Bonin, “Neler oluyor” sorusunu 11 bin saatlik uçuş tecrübesine sahip kaptan pilot Marc Dubois’e yöneltti. Kaptan pilot Dubios, gök gürültülü fırtınalarda böyle durumlara rastlandığını belirtti. Saat 02.00’da uçağın bir diğer yardımcı pilotu David Robert, dinlenmek için çıktığı kokpite geri döndü. Robert’in dönmesinden iki dakika sonrada Kaptan pilot Marc Dubois “kestirmek” için kokpitten ayrıldı. O ayrıldıktan15 dakika sonra 216 yolcu ve 12 mürettebat yaşamını yitirdi.
Birçok faktörün birleşiminden kaynaklanan bu trajik kazalar daha güvenli ve verimli bir hava taşımacılığı sisteminin kurulmasını sağladı. Buna rağmen uçak kazaları, senelerdir önlenebilir olabilmesi sebebi ile birçok kişinin üzüntü ile anmasına sebep oluyor.