Dünya genelinde Z kuşağı diye tanımladığımız yaklaşık 2 milyar genç yaşıyor. Amerika ve İngiltere’de bu grup nüfusun beşte birini oluşturuyor. Türkiye’de ise 2019 verilerine göre 20,6 milyon kişi bu gruba giriyor. Hindistan ve Nijerya’da gençlerin sayısı yaşlılardan çok daha fazla. Z kuşağı için popüler görüş, akıllı telefonların onları perişan ettiği ve büyüklerine göre daha kasvetli hayatlar yaşayacakları yönünde.
HER KONUDA ENDİŞELERİ VAR
Dünya genelinde birçok uzman günümüz çocuklarının ebeveynlerinden daha kötü durumda olacağını söylüyor. Gençler, ev satın almanın zorluğundan, iklim değişikliğinin yaklaşmakta olan tehlikelerine kadar her konuda endişeleniyor. Sosyal bilimciler, gelişim yıllarını kıyamete sürükleyerek ve acı çekerek geçiren Z kuşağının artık bir endişe ve depresyon salgınına yakalanmış olmasından endişe ediyor. Amerika ve İngiltere’deki politikacılar akıllı telefonları yasaklamayı ve 16 yaşın altındakiler için sosyal medyayı kısıtlamayı düşünüyor. Ebeveynler ve öğretmenler her yerde ekran başında geçirilen süreyi denetlemeye çalışıyor.
Z KUŞAĞI YAŞLI NESİLE GÖRE DAHA ÇOK SAĞLIK SORUNU YAŞIYOR
Küçük yaşlardan itibaren internete ve taşınabilir dijital teknolojiye erişimle büyüyen ilk sosyal nesil olan Z Kuşağı teknolojinin içine düştüklerinden dünyada “dijital yerliler” olarak da adlandırılıyor. Z kuşağında ekrana maruz kalma süresinin olumsuz etkileri, küçük çocuklara kıyasla en çok ergenler üzerinde belirginleşiyor. Z Kuşağı gençleri, kendilerinden bir önceki kuşaktakilere göre iş hayatı, ekonomik gelişmeler, iklim sorunları gibi konularda daha endişeliler. Bu da onları hayata karşı üst kuşaklara göre daha agresif yapabiliyor. Z Kuşağı’ndaki gençlerde akıl sağlığı sorunlarına, uyku problemlerine, depresyon, kaygı bozuklukları gibi rahatsızlıklara diğer kuşaklara göre daha fazla rastlanıyor. Birçok ülkede, Z gençliğine yaşlı nesillere göre zihinsel yetersizlik ve psikiyatrik bozukluk teşhisi konma oranı her geçen gün artıyor.
STRES, STRES, STRES!
The Economist, Z Kuşağı’nı önceki kuşaklara göre daha eğitimli, iyi huylu, stresli ve depresif bir kuşak olarak tanımlıyor. Çok uluslu sağlık ve sigorta şirketi Cigna International Health’in dünya çapında yaklaşık 12 bin çalışanla yaptığı 2023 anketine göre, 18 ila 24 yaşındakilerin yüzde 91’i stresli olduğunu söylüyor. Araştırmada ayrıca dikkat çeken bir kısım daha var Z kuşağı iş yerinde en stresli nüfus olarak öne çıkıyor ve bununla başa çıkmakta zorlanıyor. Z kuşağı önemli ölçüde daha az para biriktiriyor ve birçoğu maaşıyla zar zor geçiniyor. Bu da onların ev, taşıt gibi taşınmaz almalarını zorlaştırıyor. Öte yandan bırakın ev alabilmeyi oturacak konut bulmakta bile zorlanıyorlar.
DIŞLANMIŞ HİSSEDİYORLAR
Öte yandan Amerika’daki bir özel sağlık şirketinin, Z kuşağı gençlerinin ruh sağlığı ve yalnızlığı üzerine yaptığı araştırmaya göre Z kuşağı kendini en yalnız kuşak olarak görüyor. Dışlandıklarını çevreleri tarafından anlaşılmadıklarını hissettiklerini söylüyorlar. Ayrıca Z kuşağı gençler, çevrelerinde şiddet, istismar, politik tartışmalar, ekonomik dengesizlikler, vergi gibi konu içeriklerinin olduğu haberlere çok daha fazla maruz kaldıkları için gelecek kaygısı yaşamalarının ve stres seviyelerinin sadece sosyal medya ve teknoloji kaynaklı olmadığı da apaçık görülüyor. Yoğun sosyal medya kullananlar ile hiç kullanmayanlar arasında yalnızlaşma açısından belirgin bir fark olmadığı görülüyor. Ülkeler arasında yaşanan gerilimler, şiddet, politik tartışmalar teknoloji sayesinde geniş kitlelere hızlıca ulaşıyor. Z kuşağı bu durumdan en fazla etkilenen kuşak haline geliyor. Z kuşağının ebeveynleri yoğun çalışma ortamında olduklarından çocuklarıyla da bağ kuramıyor. Bu da Z kuşağının dışlanmış hissetmesinin önünü açıyor.
Anlayacağınız, Z kuşağını en şanslı kuşak olarak nitelendirirken diğer kuşaklardan daha da şansız oldukları noktaları kaçırıyoruz ne yazık ki…