Türkiye, Çanakkale Zaferi‘nin 109. yıl dönümünü gururla ve şehitlerini onurlandırarak tarihi bir coşkuyla kutluyor. Bu anlamlı zafer, vatanseverlik ruhumuzu ve bağımsızlık aşkını tüm dünyaya bir kez daha gösteriyor… Peki Türk milleti Çanakkale Destanı’nı nasıl yazdı?
1915-1916 yılları arasında denizde ve karada cepheler açılarak mücadele verilen Çanakkale Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer İtilaf Devletleri arasında, Çanakkale Boğazı’yla Gelibolu Yarımadası’nda yaşanan kanlı çatışmalarla tarihe geçti. Türk askerleri, düşman birliklerine karşı gösterdikleri üstün direniş ve fedakârlıkla, Anafartalar, Seddülbahir, Arıburnu ve Conk Bayırı gibi stratejik noktalarda zafer kazandı.
Bölgede yapılan savaş istatistiklerine göre metrekareye 6 bin mermi düşüyordu. Bu oran, savaş tarihinin en yüksek rakamıydı. Daha sonrasında yapılan incelemelerde havada çarpışıp birbirine yapışan sayısız mermi bulundu ki; iki merminin çarpışma ihtimali 600 milyonda birdi…
Tarihler 7 Mart’ı gösterdiğinde “Nusrat” adlı Türk gemisi, düşman gemilerini atlatıp Erenköy mevkiinde yaklaşık 26 adet mayını teker teker Boğaz’ın derinliklerine yerleştirerek savaşın kaderine yön verdi. Gecenin zifiri karanlığında düşmanlar, onu göremedi…
Osmanlı İmparatorluğu’nun İtilaf Devletleri’ne karşı bu savaşı kazanma ihtimali çok düşük görülürken “Üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olarak bilinin İngiltere, 200 yıl sonra ilk yenilgisini Çanakkale’de aldı. “Irresistable” adında ve asla batmayacağını iddia ettikleri gemileri, Nusrat‘ın döşediği mayınlar sayesinde ilk batan gemi oldu…
Eski İngiltere Başbakanı fakat o dönemde İngiliz Bahriye Nazırı olan Winston Churchill, Çanakkale Savaşı’nda Nusrat’ın önemini şu sözleriyle belirtir:
“Birinci Dünya Harbi’nde bu kadar insanın ölmesinin, harbin ağır masraflara mâl olmasının, 5 bin ticaret ve savaş gemisinin batmasının başlıca nedeni; Türkler tarafından bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat ucunda sallanan 26 adet mayındır.”
Gerçekten de savaş sırasında çok büyük kayıplar verildi… 1915 yılında Tıbbiye’ye kaydını yaptıran birinci sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düştüğü için, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun veremez…
Savaşta şehit düşen askerlerin yaş aralığının 15-42 olduğu ortaya çıkar. Yaklaşık 2 bin 500 şehidimizin askeri üniformalarının cebinde oyalı mendiller bulunur. Bu mendillerin içinde memleketlerinde bıraktıkları sevdiklerinin kesilmiş saç tutamları vardır…
Savaş sonrası kayıtlarda ortaya çıkar ki Türk tarafının toplam zayiatı şehit, yaralı, esir ve kayıp sayısı da dahil olmak üzere 251 bin 309 iken İtilaf Devletleri’nin 252 bin 446’dır.
Çanakkale’nin sembol isimlerinden biri olan Edremitli Seyit Onbaşı, bu destansı mücadelenin unutulmaz kahramanlarındandır. 27 yaşında, genç ve güçlü bir Osmanlı topçu eri olan Seyit Onbaşı, mermiyi topun ağzına götüren vincin arıza yapması sonucu 215 kilogramlık mermiyi sırtlayarak düşman gemilerine isabetli atışlar yapar ve düşmanın moralini altüst eder. Seyit Onbaşı‘nın kahramanlığı, Çanakkale Savaşı‘nın sembol anekdotlarından biri olarak tarihe geçer.
Tarihler 25 Nisan 1915’i gösterdiğinde Çanakkale’yi denizden geçmeyi başaramayan düşman birlikleri Arıburnu ve Seddülbahir bölgesine karadan da çıkarma yapmaya karar verirler. Bu durumdan haberdar olan Arıburnu komutanı Mustafa Kemal, her birimizin tüylerini diken diken eden emrini askerlerine verir: “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”
Savaşın Arıburnu Cephesi’nde büyük kahramanlıklara imza atan 57. Alay göz ardı edilemez kayıplar verir. O günden beri Türk ordusunda 57. Alay yoktur hatta dünyada en fazla madalyaya sahip olmasından ötürü en kahraman alay olarak savaş tarihçileri tarafından nitelendirilir.
Bugün, Çanakkale’deki şehitlikler ve anıtlar, binlerce vatandaş tarafından ziyaret edilerek, ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün ve şehitlerimizin aziz hatıraları yaşatılıyor. Şehitler Abidesi gibi önemli simgeler, milli gururumuzu, ecdadımıza olan minnetimizi bir kez daha hatırlatıyor.
Çanakkale Zaferi‘nin 109. yıl dönümünde, Türkiye’nin dört bir yanında ve yurtdışındaki temsilciliklerde düzenlenen etkinliklerle, milletimizin birlik ve beraberlik ruhu daha da güçleniyor. Bu anlamlı gün, geçmişle olan bağlarımızı güçlendirirken, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
Bu vesileyle, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, ecdadımızla gurur duyuyor ve onların kahramanlıklarıyla dolu destanını asla unutmayacağımızı bir kez daha vurguluyoruz…
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.