9 Nisan 2024

Orada bir köy var uzakta, yaşayanlar ayakta uyumakta!

Kazakistan'ın Kalaçi Köyü sakinleri yıllardır bir çeşit uyku hastalığı ile boğuşuyor. İşte Kalaçi Köyü'nün uykucuları ve uyku hastalıklarının türleri...

Yeşillikler içinde temiz havanın ciğerlerinizi şenlendirdiği, kuş ve horoz seslerinin birbirine karıştığı tatlı minik esintilerin pencerenizdeki tülü uçuşturduğu köyde bir sabaha uyanamadığınızı düşünün. Uyanamamak derken ölümden bahsetmiyorum. Her ne kadar uyku yarı ölüm hali olarak tabir edilse de bildiğimiz uyku hali.

Kazakistan‘ın Akmola vilayetindeki 200 haneli Kalaçi köyü 2013’ten beri yakalandığı uyku hastalığı nedeniyle 50 haneye düştü. Uyku hastalığına yakalanan insanlar köyde günlük işlerini yaparken bile bir anda yığılıp uykuya dalabiliyor. Köyün her yerinde uyuklayan insanları görmeniz mümkün.

BAZEN BİRKAÇ SAAT BAZEN GÜNLERCE SÜRÜYOR

Hastalığa teşhis koymak için dünyanın birçok bölgesinden bilim adamları köye akın etse de henüz net bir teşhis konulamadı. Hastalık bazı evlerde aile bireylerinin tamamını etkilerken, bazı ailelerde de bir ya da bir kaç kişiyi etkisi altına alıyor. İnsanlar, bazen birkaç saat bazen de günlerce oldukları yerde uyanmadan uyuyabiliyorlar. Öyle ki uyandıklarında da hiçbir şey hatırlamıyorlar. Bu da hastalığı ilginç kılan belirtilerden biri. Köy sakinlerinin herhangi bir ses ve olaydan günlerce etkilenmeden uyuması, hastalık mağdurlarını tedirgin eden ve köyü terk etmelerine neden olan bir durum.

Sovyetler Birliği zamanında Kalaçi köyünün hemen dışında uranyum madenlerinin bulunması ve savaş sonrası kapatılmasının ardından yıllar içinde madenden sızan radon gazının köy sakinlerini etkilediği üzerinde duran bilim insanları, bu hastalığa ‘Uyku deliliği’ ismini takmış. Henüz tam nedeni belirlenemese de bölgede en yaygın teori, radon gazının yer altı sularına karışması ve bölge halkının bu suları yeme içmeden tutun da günlük işlerini halletmek için kullanması olarak öne sürülüyor. Köyde hava, su ve toprakta yapılan analizlerde de radyasyon saptanmadığı bildiriliyor. Bu da ortaya atılan tüm iddiaları çürütüyor.

Henüz kesin bir neden-sonuç ilişkisi kurulamasa da hastalığın giderek köy sakinleri arasında yayılması, köyü hayalet köyler arasına ekleyecek gibi görünüyor. Köyü hastalık nedeniyle terk eden sakinlerin köyü terk ettikten sonra normal yaşamlarına dönebildiklerine dair kesin bilgilerin olmaması da ayrıca bir soru işareti olarak çözülmeyi bekliyor.

UYKU HASTALIKLARININ TÜRLERİ

Farklı bir bilinçlilik durumu olarak tanımlanan uyku, vücut ve beyin sağlığı için  insan ömrünün 3’te 1’ini kapsayan temel ihtiyaçlarımızdan biri. Günümüzde birçok türü olan uyku hastalığının kişiden kişiye değişen tanıları mevcut. İşte en çok bilinen uyku hastalıkları ve belirtileri…

HİPERSOMNİA: Aşırı uyku isteği olarak tanımlanan hipersomnia, ana uyku evresi 7 saat ve fazla sürmesine karşın, aynı gün içinde tekrar eden uyku evreleri oluşumu ya da birden uykuya dalma hâli. Hastalar gece kesintisiz olarak yeteri kadar uyusalar bile gündüz gelen uyku ataklarıyla yeniden uyuma ihtiyacı hissederler.

NARKOLEPSİ: Gündüz oluşan uyku atakları, gün içinde farklı zaman dilimlerinde görülüyor. Uyku ataklarının sıklığı, hastadan hastaya değişiklik gösterebildiği gibi değişebiliyor da. Gündüz uyku atakları otomobil kullanımı, toplantı gibi giderek monotonlaşan ortamlarda görülüyor ve bu ataklar genellikle birkaç dakika sürüyor.

İDİYOPATİK HİPERSOMNİA: Nörolojik zeminde geliştiği düşünülen kronik uykululuk ile karakterize bir hastalıktır. Başlangıç yaşı değişebilmekle birlikte en sık 15 ile 30 yaşları arasında görülür. Hastalık yavaş yavaş ilerler, yerleşir ve ömür boyu hiç değişmeksizin sürer. Günlük performansı etkileyecek düzeyde gündüz uykululuk hâli vardır. Hastalar bu nedenle dinlendirici olmayan uzun süreli gündüz uyuklamalarından yakınırlar.

KLEİN-LEVİN SENDROMU: Yaygın olarak 10 ile 20 yaşları arasındaki genç erkeklerde görülen bu hastalıkta ataklar hâlinde ortaya çıkan hipersomnia, hiperfaji yani aşırı besleme ve hiperseksüalite ile karakterizedir. Nedeni bilinmemekle birlikte bu hastalık, kişinin duygu durumunu, uykusunu, iştahını ve cinsel davranışlarını etkiler. Konuşma, okuma, hafıza, koordinasyon ve konsantrasyon bozukluklarının yanında sanrı, anksiyete, ateş, terleme ve baş ağrısı, değişen koku ve tat duyusu da belirtilere eşlik edebilir.