5 Ağustos 2024

O çığlıkları boşuna değilmiş

Adı, "Çığlık atan kadın mumya". Gerçek adı bilinmiyor. Uzmanlar onun ağzı açık acı içindeki mumyasını bir dizi incelemeye aldı. Çıkan sonuç ise şaşırttı. İşte o mumyanın sır dolu öyküsü...

Adı bilinmiyor ama ölümünden yüzyıllar sonra ortaya çıkan mumyasının fotoğrafları herkesin dikkatini çekiyor. Onun acı çeken yüzünün fotoğrafını eminim ki, bir çok yerde görmüşsünüzdür. Yüzündeki acı dolu ifade yüzünden herkes onu “Çığlık Atan Kadın Mumya” olarak tanıyor. Araştırmacılar mumyanın yüzünün şeklinin daha önce kötü uygulanmış bir mumyalama sonucuyla böyle kaldığını düşünüyordu fakat yapılan yeni araştırmaya göre kadın ölmeden önce gerçekten acı çekiyormuş.

Kahire Üniversitesi’nden Radyolog Seher Salim ile Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı’ndan Samia El-Merghani, çığlık atan mumya üzerinde yeni bir inceleme gerçekleştirdi. Cesed üzerinde CT taraması ile araştırma yapılıp üç boyutlu detaylı sanal otopsi gerçekleştirildi. Ayrıca örnekleri elektron mikroskobu ile taramak, kızıl ötesi spektroskopi ve röntgen ışın kırılması analizi gibi çok yüksek detaylı analizlere de tabi tutuldu.

Vücudunda yapılan taramalarla, araştırmacılar kısa boylu olduğunu ortaya koydu, sadece 1 metre 54 santimdi. Yaklaşık 48 yaşında öldüğünü tespit ettiler ve artritten muzdarip olduğunu da. Bazı dişleri de eksikti ve çene kemiğindeki iyileşme izlerinden anlaşıldığı üzere, bu dişler kendisi hayattayken alınmıştı.

Ölüm nedeni tam olarak anlaşılmasa da, cesedi bir sürpriz barındırıyordu; beyni, diyaframı, kalbi, ciğerleri, karaciğeri, böbrekleri, dalak ve bağırsakları zarar görmemiş durumdaydı. Bu hiç duyulmamış bir durum değil ancak nadir rastlanan bir şeydi.

Peki, gerçekte ne oldu? Kimi nadir durumlarda, ölmek üzere olan kişinin kasları donup, olduğu şekilde kilitlenebiliyor ve ölüm katılığında da bu sürüyor. Buna kadavra spazmı deniliyor ve ölüm katılığından daha güçlü olduğu, kolayca düzeltilemediği belirtiliyor. Bunun sebebi olarak ise genelde kişinin çok büyük rahatsızlık altında ölmesi gösteriliyor.
Pek çok bilim insanı ise bu durumun varlığını kabul etmiyor. Kimileri bunun olabileceğini kabul ederken, çok nadir durumlarda gerçekleşebileceğini belirtiyor.

ETİKETLER: