Eskiden yaşadığımız ilişkilerimizde veya çevremizde şahit olduklarımızda “narsist” diye bir betimleme vardı da bana mı denk gelmedi gerçekten bilemiyorum…
Ancak şimdi günümüzde hangi arkadaşımla konuşsam eski sevgilisini tarif edişi net tek kelime; “Narsistti!..”
Abartıyorlar bunlar derken bir ara benim de başıma geldi. O zamanda dedim ki “Eyvahlar olsun İrem! Çok dalga geçtin bak başına geldi”
Gelelim neymiş narsist?
Önce ayakları yerden kesip size gök yüzüne uçuş hissi veren, Dünya üzerindeki en ahlaklı, en dürüst insan olduğunu düşünürsünüz. Bu sürecin bazen kısa, bazen aylarca süren “kandırılma” durumu olduğunu çok zaman sonra idrak edeceksinizdir.
Hani uçakla aşağıya atlarken paraşütü takıyoruz bilerek atlıyoruz ya aşağıya, bu durum tamamen farklı. Siz bir güzel bulutlardayken anammm!!! Bir bakıyorsunuz ki paraşüt açılmıyor zaten. Net! Bodoslama yere çakılmışsınız.
O paraşüt aslında hiç açılmayacaktı. Tuzağa düşüren şahıs tarafından (kadın/erkek fark etmeksizin) zaten planlanmıştı. Siz farkında değildiniz!
Ben o dönem uyanıp, her şeyi anladıktan sonra kendi kendimi tedavi etmeye çalışırken; Twitter’da sormuştum “Hiç bir narsistle ilişkisi olan var mı aranızda?” diye.
O kadar çok mesaj geldi ki sayamadım bile 🙂
Sonra bir tane DM Mesajı geldi, “3,5 sene yaşadım hayatımın en kötü deneyimiydi” yazmıştı. Başladık yazışmaya. Hatta o dönem hiç görmediğim bu hemcinsim benim en yakın sırdaşım oldu. Çünkü gerçekte var olan dostlarınız bu ilişkinizin sizi sevdikleri için bitmesini istediklerinden dolayı, sizi zaman zaman silkeleyip kendinize getirmeye çalıştıkları için ve siz zaman zaman arkadaşlarınızın dediklerini dinlemeyip , gözünüz kör olduğundan dolayı, “Yaaa o öyle biri değil! Ben onun kimseye göstermediği sıcacık kalbini biliyorum. Şimdi niye değişti anlamıyorum” diyerek Polyanna misali kendinizi kandırıp ya da ona kanıp yine yeniden görüştüğüm için onlardan gizlediğim her detayı zaman zaman deneyim sahibi olan, beni herkesten daha iyi anladığına kesinlikle inandığım sanal sırdaşımla paylaşmayı yeğledim.
Bana, okumam için tavsiye ettiği kitapları almakla başladım her şeye önce. Sonra ihmal ettiğim dostlarıma, arkadaşlarıma daha fazla vakit ayırmaya başladım. Seyahatlere gittim. Zaman zaman gezdim, eğlendim. Sonra sağlam kafa işime gücüme daha konsantre oldum. (ki ben zaten başıma gelen her kötü olayda veya deneyimde işe sararım daima. Çok da iyi gelir bana…)
Kaldı ki zaten ben, içimde tamamen tüketmeden, bitirmeden kim ne derse desin bir kulağımdan girer diğerinden çıkar söylenenler. Yine bildiğimi okurum hep…
Geçenlerde Serenay Sarıkaya’nın yeni dizisinde de yine narsizm, gaslighting, gosthing durumlarının işlendiğini görünce. Resmen günümüzde başka bir ilişki konsepti yok herhalde dedim.
Bu arada diziyle alakalı herkes yorum yapmışken bende geri kalmayayım dedim 🙂
Açıkçası ben ömrüm boyunca arkadaşlıkta veya aşkta “yaşanmışlıklara saygı” taraftarıyım. Her ne olursa olsun biten ilişkinin ardından anında başka birilerinin kollarına atlama olayını asla kabul etmiyorum. Dizide Serenay’ın oynadığı karakterdeki kız, yapı olarak çok bana uymuyordu.
Bu kadar adamı da düşünemezsin arkadaş!
Bir nevi “Pastam dursun karnımda doysun” eski sevgilim de başkasıyla olmasın ama ben birileriyle fingirdeyeyim diye bir mantık aklımın alacağı şekilde değildi. (Ayrıca bu hareketleri genelde erkekler yapar. Bence erkekler kadınlar gibi ilişki sonrası önüne bakamıyor, yalnız kalamıyor, kızacaklar belki ama ben, kendine bir kadın kadar yetebildiğini düşünmüyorum genelde erkeklerin. Hemen hayatına birini alıyor ya da birilerini:) )
Dizi izlenir mi? Evet, yormuyor, akıyor sevdim. Hatta dizinin bir sahnesinde ağlamış olan tek kişi ben bile olabilirim.
Sahneyi söylüyorum; Serenay Ömer’e mektubu yazdıktan sonra Buddy ve Ömer eve gelir ve kapıda duygusal konuşma olur ve barışıp sarılırlar.
İrem’de o an gözyaşlarına hakim olamaz yine dizi olduğunu unutur ve ağlamaya başlar 🙂
İlişki gerçekten zor…
İki tane birbirini hiç görmemiş insanın ortak bir hayat kurması, zaman zaman aynı evin içinde yaşaması, birbirini tolere etmesi. İşte o tolerenin limiti en önemlisi bence. Özveri her iki tarafında karşılıklı şekilde göstermesi gereken şeydir. Ancak suiistimale uğramak…
Hele ki yapı olarak benim gibi kendinizi psikolog zannedip tedavi etmeye çalışan biriyseniz o zaman geçmiş olsun size.
Uğradığınız suiistimallerin limiti arttıkça, biz sessiz kaldıkça, kendimizi değersizleştirdiğimizi hiç bir zaman unutmamalıyız.
Hayatımıza giren ve hayatımızdan çıkan her insanın bize bir öğretisi olduğuna inananlardanım ben. Bazısı ders niteliğinde, bir öğretisi olabilir, bazısı kabus bir sınavdır, bazısı da mucizedir.
Dilerim hayatımıza her giren mucize olsun.
Bir narsist sadece başka bir narsiste aşık olur.. Araya giren nasipsizler yaşarken ölürler. Durumu fark eden sen gb algısı farkındalığı yüksek olan kiymetliler, buyuk bir tecrübe edinir hayatlarını kurtarirlar bir katilin elinden. Yazikki çoğunluk enkaz olur bu depremde. Yakından sevdiklerinin yasanmisliklarina şahit olan biri olarak, ilişkilerde büyük temennimdir; beni de dostlarımı da esirgesin bu cocukluklarinda ya cok pohpohlanmaktan ya da yok sayilmaktan korusun Rabbım kalp desen Jacklerden🙏
Gün görmüş olmak!! Ne güzel bir tecrübe. Kalemine sağlık İrem Moralı 👏🏻👏🏻👏🏻
Süperrrr 💪🏼👍🏼🙏🏼
Okumaya doyamadim Güzellik, çok akici, eminim herkes kendinden birseyler bulmustur. Heyecanla devamini bekliyorum. Kalemine, yüreğine sağlik.
Her Bir Satırnı ı Okurken MALESEF haykiırdım Evet irem hepsini ben yaşadım kendime bunu yaptım diye duygularına kalemine sağlık.Kadin erkek farketmeden böyle olan herkesten allahim uzak tutsun artik bizi
İremcim yüreğine eline ruhuna sağlık şahane👏👏👏
Kalemine sağlık güzel kadın 🙂
Kaleminize sağlık İrem hanım. Kadın olsun, erkek olsun hepimizin yaşadığı durumlarımıza ve düşüncelerimize tercüman olmuşsunuz
İkinci yazınızı şimdiden iple çekiyorum
Başarılar Dilerim
Mükemmelsin .. doyamadım ama yetmedi bana .. ansiklopedi yazsan bi kerede su gibi okurum valla.. tebrikler canım 💋💋