Hatırlıyor musunuz, zamanında bir yere nasıl gidileceğini bilmiyorsak, en yakınımızdaki insanı durdurup bir güzel yol tarifi alırdık. “Dön şu köşeden, karşında bir bakkal göreceksin,” diye başlayan bu sohbetler bazen kahkahalarla, bazen de yanlış anlaşılmalarla sonuçlanırdı. Ama en azından insan içi bir muhabbetimiz olurdu. Şimdiyse Google Amca’ya soruyoruz her şeyi. Karşılığında bir “Teşekkürler” demek yerine, yalnızca ekranda parmağımızı sürükleyip duruyoruz.
Ve bakkallar! Ah o bakkallar… Sırf sohbet etmek için uğradığımız, belki de hiç ihtiyacımız olmayan bir şeyler alıp çıktığımız o küçük dükkanlar. Şimdi ise market alışverişini bile internet üzerinden hallediyoruz. Bakkal amcanın yerini algoritmalardan öneriler alıyor, pazarlık yapmak yerine “kupon kodu” peşinde koşuyoruz. Evet, teknoloji kolaylık sağlıyor ama insani dokunuşları azaltıyor.
Ve düşünün, eskiden notlarımızı kağıt üzerine yazardık, kalemlerimiz bitene kadar. Şimdiyse klavyeyle ‘tık tık’. Bir tuşa basıyorsun, dünya senin oluyor. Ne güzel, değil mi? Ama o kağıtta kalemle yazı yazmanın verdiği tatmin duygusu nerede? Hatta geçenlerde bir yazı okudum, ellerimizin anatomisi değişiyormuş artık kalem tutmadığımız için…..
Peki, bu modern dünyada yalnız mıyız, yoksa sadece daha “bağlantılı” mıyız? İnternet sayesinde dünyanın öbür ucundaki biriyle anında iletişime geçebilirken, yanı başımızdaki insanlara selam vermeyi unutuyoruz. Teknoloji bizi bir yandan bir araya getirirken, diğer yandan da sessizce birbirimizden uzaklaştırıyor.
Evet, teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor ama belki ara sıra “çevrimdışı” olmak, gerçek insan ilişkilerini yeniden keşfetmek için bize zaman tanıyabilir. Şöyle bir telefonumuzu bir kenara bırakıp, sokağa çıksak ve eski moda bir şekilde, yüz yüze sohbet etsek fena mı olur? Belki de arada bir yanlış yollara sapmak, yeni dostluklar kurmamıza vesile olabilir.
Sonuçta, hayat navigasyon cihazlarından ibaret değil. Bazen en güzel anlar, planlanmamış duraklarda gizli. O yüzden, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insan olmanın getirdiği sıcaklığı ve samimiyeti yaşatmanın yollarını bulmalıyız. Çünkü gerçek bağlantılar, ekranlardan değil, göz göze gelen bakışlardan doğar.
Ve Eda yazısını yazmak için Chat GPT’ den yardım alır, Fotoğraf için de AI kullanır… İşte Hayat…
Teknoloji şu dünyadaki butun kötülüklerin anası…