Japon korku efsanelerinde hayaletler ve canavarlar ön planda olmakla birlikte birçok farklı kültürdeki korku efsaneleriyle benzerlikler taşıyor. Onları diğer efsanelerden farklı kılanlar ise efsanelerin akla yatkınlığı, sinir bozucu olmaları ve fazla ürpertici olmaları… Derinliklerine indiklerinizde ise üzerinizde silinmez bir korku bırakıyor. İşte en çok korkutan Japon efsaneleri…
1 – İNEK KAFASI EFSANESİ (GOZU):
İnek Kafası Efsanesi, Japonya’nın en korkunç efsanelerindendir. Efsane o kadar korkunç ki okuyan herkes delirme noktasına gelip en sonunda da kendini öldürüyor. Söylentiye göre efsanenin orijinal metni yok edilmiş ve bir kopyası yok ama kulaktan kulağa yayılmaya devam ettiği için hala etkisini sürdürdüğü söyleniliyor. Kökeninin 17. yüzyıla dayandığı hikaye bir kıtlık nedeniyle yiyecek sıkıntısı çeken bir köyde başlıyor. Köyde açlık o kadar üst seviyedir ki insanlar ne yapacaklarını bilemez duruma gelirler. İnanışa göre bir gün köye bir yabancı gelir. Yabancının kafası inek şeklinde vücudu ise insan formundadır. köylüler yaşadıkları yoksulluk ve açlığın nedenini bu yabancı olarak görürler ve onu söyledikleri şarkı eşliğinde parçalayıp yerler. Bu varlığın eski inanışlara göre tanrı olarak bilindiği de söylentiler arasında. Yabancının köylüler tarafından parçalanıp yenmesinin ardından köylülerin sonsuza dek lanetlendikleri söylenir ve hikayenin geri kalan kısmı ise bir sır olarak gizemini koruyor. Zira anlatıldığı takdirde dinleyenlerin de lanetleneceği ve delirip kendini öldüreceği düşünülüyor. Buna sebep olarak da bir ortaokul öğretmeninin gezi sırasında hikayenin lanetini bilmeden hikayeyi otobüsteki öğrencilere anlatmasıyla lanetin gerçek olduğu söyleniliyor. Zira, öğretmen hikayeyi öğrencilerine anlattığında hikayenin lanetini bilen öprencilerin çığlık atarak kulaklarını tıkadıkları, kulaklarını tıkamayan öğrencilerin de kendilerini kaybettikleri ayıldıklarında da otobüsün kaza yaptığı ve kazaya da inek kafalı bir insanın sebep olduğu iddiası uzun zaman boyunca Japonya’yı karıştırmıştı. Neyse ki ben hikayenin geri kalanını bilmiyorum da sizi de kendimi de şu an bu satırları yazarak lanetlenmekten kurtarmış varsayıyorum….
2- JİMENKEN (İNSAN YÜZLÜ KÖPEK)
Nahoş bir gecede, ay ışığının altında aracınızla seyir halindeyken yolunuza birden insan yüzlü bir köpeğin fırladığını düşünsenize. Ne kadar ürkütücü öyle değil mi? Jimenken, Japonların 80’li ve 90’lı yıllarda bir efsaneye dönüşen ürperten öykülerinden biri. Yüzü bir insan yüzü bedeni ise köpek formunda. Issız yollarda hiçbir şeyden haberi olmayan sürücülere musallat olduğu iddia edilen bu yaratık, beklenmedik bir anda ortaya çıkarak sürücüleri korkutuyor ve kaza yapmalarına neden oluyor. Ayrıca konuşabildikleri iddia ediliyor. Her ne kadar insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanmasalar da karşılaştıkları insanlara karşı oldukça kaba davrandıkları söylenilenler arasında. Jinmenken efsanesinin kökeninin, Japonya’nın misemono (gösteriler) olarak bilinen yan gösteri sergileri zamanına kadar uzandığı söyleniyor. İnsansı köpek konseptinin Edo Dönemi’nde (1603-1868) karşımıza çıktığı görülüyor. Hatta bir tanesinin yakalanıp Misemono Karnavalı’nda sergilendiği bile söylenir. Bu sergilerde deforme olmuş hayvanlar ve insan anormallikleri bulunuyordu. İnsanın benzer yüz özelliklerine sahip deforme olmuş veya kötü durumdaki köpeklerin görülebildiği hikayelerin Jinmenken efsanesine katkıda bulunduğuna inanılıyor. Zamanla bu sergiler kaybolmaya yüz tutmuş olsa da Jimenken 80’li ve 90’lı yıllarda şehir efsanesi haline geldi. Öte yandan Jinmenkenlere yönelik teorilerden biri de genetik deneyin ürünü oldukları ya da araba kazasına kurban giden bir köpek ve sahibinin bütünleşmiş ruhları olduğudur.
3- TEKE TEKE HAYALETİ
İşten yorgun bir anda evinize geldiniz. Yemek yemeden önce banyoya gidip sıcak bir duş alarak rahatlayıp günün yorgunluğunu atmak istediniz. Musluğu açtınız ve sıcak su başınızdan bedeninize doğru aktığında tırmalayıcı bir sürtünme sesi duydunuz. Kafanızı banyopnun geri kalan noktasına çevirdiniz ve bam! Yerde elinde bıçakla bedeninin alt kısmı olmadan sürünen bir kadın size bakıp “Bacaklarım nerede?” dedi. İşte karşınızda Teke teke hayaleti… Teke Teke efsanesi kazara veya kasıtlı olarak ikiye bölünmüş bir onryo ( intikamcı ruh)’tur. Ayrıntılar yöreye göre değişebiliyor. Kadın sadece banyoda değil, tren istasyonlarında da karşınıza çıkabilir. Size sorduğu soruya yanlış cevap verirseniz elindeki bıçakla sizi öldüreceğinden mümkün mertebe doğru cevabı bulmanız gerekiyor. Hayaletin varlığı, tren ışınlarında zamansız sonuyla karşılaşan ve hızla giden bir trenin etkilemez gücüyle ikiye bölünen bir kadının trajik kaderine bağlı olduğu iddia ediliyor. Bu da hikayenin ana öyküsünü oluşturuyor. Adının “Teke Teke” olması da muhtemelen karşınıza çıkarken yaptığı sürünme hareketiyle birlikte yansımalı sesten geliyor. Japoncada teke teke (テケテケ), bir yüzeydeki ayak seslerine veya çivilere benzer sesler için kullanılan onomatopoeik bir ifadedir. Bu tüyler ürpertici ses, hayaletin barındırdığı yerde sürükleyerek şüphelenmeyen kurbanlarına adım adım yaklaşırken ki sesi temsil ediyor.
4 – LANETLİ REKLAM
1980’lerde Kleenex, It’s a Fine Day adlı şarkının yer aldığı dev kostümlü bir oyuncu ve bir eğitici yer alan üç Japon reklamı yayınlandı. Efsaneye göre, şarkının sesi gece geç saatlerde kocakarı sesine dönüşüyor ve “öl” diye bağırıyordu. Hatta reklamı gece geç saatlerde izleyenlerin şiddetli bir şekilde hastalandığı söyleniyordu. Reklam hızla tedavülden kaldırıldı kaldırılmasına ama reklamda ıynayan kadın oyuncunun delirdiği ve geri kalan günlerini akıl hastanesinde geçirdiği söylenilenler arasında. Aslında bu hikaye, internet sayesinde yeniden ortaya çıktı. Kadın, onu lanetlemek şöyle dursun, bugün hala çalışan ünlü bir film ve TV oyuncusu olan genç Keiko Matsuzaka’ydı. Matsuzaka başarılı bir sinema kariyerine sahip olacak ve The Sting of Death’teki performansıyla Japonya Akademi Ödülü’nü kazanacaktı.
5- ROKUROKUBİ
Rokurokubi, normal insan gibi gözüken ama boyunları geceleri 2,5 metreye kadar uzayan kadınların olduğu ürkütücü efsanenin adı. Çoğu genç ve güzeldir. Gündüzleri normal yemek yerler fakat geceleri evlere girerek benzin, gaz yağı, lambba yağı gibi şeyler içerek beslenirler. Hatta zaman zaman geceleri insan avladıkları da söylentiler arasında. Uzun boyunlu kadınların geceleri avlarını ararken yorulduklarında öylece uyuya kaldıkları ve onları normal insanlardan ayıran en önemli özelliğinde boyunlarındaki soluk çatlak izleri olduğu iddialar arasında. Eğer o kadınlardan güzelseniz, siz de o kadınların avı olabilirsiniz.