Andres Escobar, 1967 yılında Kolombiya’nın suç oranı en yüksek şehrinde dünyaya geldi. 80’li yıllar adaşı Pablo Escobar’ın suç dünyasında yükseldiği yıllardı. Açlık ve sefaletle boğuşan Kolombiya’da suç oranları günden güne artıyordu. Devletin halkın ihtiyaçlarını karşılayamaması ve kartellerin daha çok söz sahibi olması, Kolombiya’yı iç savaş durumuna sürüklüyordu. İşte Andres Escobar da böyle bir şehirde, Medellin’de büyüyen bir çocuktu.
Escobar 15 yaşına geldiğinde hayatına dair pek bir seçeneği yoktu. Ya kartellerin arasına karışıp onlarca suça karışacaktı ya da Kolombiya halkının tek tutunduğu dal olan futbola yönelecekti. Ülkesinin takımı Atletico Nacional’in antrenörlerine kendini ispatlayan Escobar artık bir futbolcuydu.
1987 yılında profesyonel futbol kariyerine başlayan Escobar, 1989 yılında takımıyla birlikte Libertadores Kupası’nı kazanarak ilk büyük başarısını elde etti. Avrupa takımlarının radarına giren Escobar, 1 sezon İsviçre takımı Young Boys forması giydikten sonra eski takımı Atletico Nacional’e geri döndü.
TURNUVA İSTEDİKLERİ GİBİ BAŞLAMADI
Andres Escobar’ın hayatının dönüm noktası 1994 Dünya Kupası olacaktı. Çünkü uyuşturucu kartellerinin tek tutkusu futboldu ve ülke halkı Kolombiya Milli Takımı’nın yeni jenerasyonuna çok güveniyordu. Keza 1993’teki elemelerde Peru ve Arjantin’i yenerek grubunu lider bitiren Kolombiya, takımın başarı potansiyelini tüm dünyaya göstermiş oldu.
Fakir Kolombiya halkının ümidi milli takımdı. Dünya Kupası’nda Kolombiya’yı favori gören halkın takımdan beklentisi yüksekti. Turnuvanın A grubunda yer alan Kolombiya’nın rakipleri ise Hagili Romanya, İsviçre ve Amerika’ydı. İlk maçını Romanya ile oynayan Kolombiya, Hagi’nin 1 gol attığı ve 2 asist yaptığı maçı 3-1 kaybetti. Bütün ülke alınan mağlubiyet sonrası şok yaşamıştı. Maç sonrası ülkedeki karteller futbolculara tehdit mesajları atmaya başladı. Kolombiya’ya yüklü miktarda bahis oynadığı iddia edilen çeteler, futbolcuları aileleriyle ve canlarıyla tehdit etti. Gelen tehditler sonrası takımın morali bozuldu.
GÜNAH KEÇİSİ ESCOBAR
İkinci maçta ev sahibi Amerika ile karşılaşan Güney Amerika takımı Kolombiya, maça psikolojik baskı ve moral bozukluğuyla çıktı. 94 bin kişinin stadyumda izlediği maçın 35. dakikasında Amerikalı John Harkes’in ortasına istediği gibi müdahale edemeyen Escobar, topu kendi kalesine gönderdi. Mücadelenin ikinci yarısında bir gol daha yiyen Kolombiya maçı 2-1 kaybetti. Kolombiya bu mağlubiyetle Dünya Kupası’na veda etti. Kolombiya son maçta İsviçre’yi 2-0 mağlup etse de, bu galibiyet turu geçmesine yeterli olmadı.
Kolombiya Milli Takımı turnuvadan elenince ülkeye geri döndü. Ancak çetelerin psikolojik baskısı da sürüyordu. Amerika’daki turnuvada kötü performansın günah keçisi Andres Escobar oldu. Karteller için Escobar’ın kendi kalesine attığı gol, takımın turnuvadan elenmesinin nedeniydi.
TEK GOLLE YİTİP GİDEN BİR HAYAT
Escobar arkadaşlarının tüm uyarılarına rağmen doğduğu şehir olan Medellin’e döndü. Son oynadıkları İsviçre maçının üzerinden 6 gün geçmişti. 2 Temmuz 1994 akşamı Escobar ve ilerleyen yıllarda Beşiktaş forması da giyecek olan de Oscar Cordoba’nın da bulunduğu arkadaş grubu bir bara eğlenmeye gitti.
Barda bir grup çete üyesinin hakaretlerine maruz kalan Escobar ve arkadaşları, çete üyeleriyle sözlü tartışma yaşadı. Barda yaşanan arbede sonrası olaylar bir süreliğine yatıştı. Bar çıkışı evine gitmek için otoparka yönelen Escobar, tartıştığı grup tarafından vurularak öldürüldü.
Bir sembol haline gelen ‘Futbolun Beyefendisi’ lakaplı 27 yaşındaki Escobar’ın cenazesine yaklaşık 120 bin kişi katıldı. 2002 yılının temmuz ayında ise öldürüldüğü gün doğup büyüdüğü Medellin şehrinde hatırasına anıt heykel yapıldı.