Futbolun en zevkli yanlarından birisi de, hiç şüphesiz takımların birbiri arasındaki rekabetidir. Bu rekabetin temelinde ise aynı şehirdeki ya da bölgedeki takımların ‘en iyisi benim’ iddiası oluşturuyor. Kulüplerin bu söylemini taraftarlar ortaya atar, kulüpler ise taraftarın övgülerine layık olmaya çalışır.
Derbiler birçok nedenden dolayı ortaya çıkarken, futbol kulüpleri para, itibar, lig rekabeti, bölgesel çatışmalar vesaire gibi birçok nedenden dolayı derbi maçlarına ayrı bir önem verir. Federasyon yetkilileri derbi maçlarında çıkacak olan olayları önlemek için güvenlik düzeyini daha da artırır.
Dediğimiz gibi bir maçın derbi olabilmesi için takımların büyük bir taraftar kitlesine ve geçmişten gelen ezeli rekabetin olması gerekiyor. Eskiden aynı şehirdeki takımların maçları derbi olarak nitelendirilirken, günümüzde ise rekabet bölgesel çapta genişledi.
Türkiye’de derbiler tıpkı dünya derbileri gibi sadece bir maç değil, geçmişten gelen bir mücadeleyi de temsil ediyor. Çünkü derbilerde rekabeti senelerdir heyecanlı tutan hikayeler bulunuyor.
MARMARA DERBİSİ
Türk futbolunda ‘Marmara Derbisi’ olarak adlandırılan iki komşu şehrin rekabeti uzun yıllardır aynı heyecanla devam ediyor. Yeşil-Siyah renklere sahip olan Kocaelispor ve Sakaryaspor, Süper Lig yıllarında kavgalı dövüşlü maçlara sahne oluyordu. Zamanla küme düşerek alt liglerde rekabeti devam ettiren iki kulübün taraftarı hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Sakaryaspor’da Tatangalar, Kocaelispor’da Hodri Meydan taraftar grupları bu maçların önemi arttıran başlıca etken olarak görülüyor.
İZMİR DERBİLERİ
Osmanlı dönemi ve cumhuriyetin ilk yıllarında, Güzelyalı, Konak ve Alsancak gibi semtler İzmir’in merkezi olarak biliniyordu. Körfezin karşı tarafında ise Karşıyaka yer alıyordu. Konak’ta ve Alsancak’ta ağırlıklı olarak Yahudi, Rum ve Avrupalılar bulunurken, Karşıyaka’nın neredeyse tamamı Türk kesimiydi.
İşgal yıllarında İngilizlerin Bornova çayırında başlattığı futbol akımı Rum ve Ermeni gençlerin katılımıyla bir rekabete dönmüştü. Türk gençleri ise Yeşil-Kırmızı renkleriyle kurulan Karşıyaka’yla rekabete dahil oldular. Karşıyaka ile Göztepe’nin birbirine bu kadar düşman olmasının ana sebebi ise, Göztepe’nin Güzelyalı semtinde kurulan bir kulüp olmasıdır.
Buca ve Altay takımları İzmir’de köklü kulüpler olarak bilinse de Karşıyaka ve Göztepe maçları asıl derbi olarak kayıtlara geçmiştir. Kavga gürültünün çok olduğu derbiler, hala bir hayli sert geçer.
ANADOLU DERBİLERİ
Bölgesel olarak birbirleriyle sürekli atışan ve kendilerini bazı durumların dışında gören birçok Anadolu kulübü var. Bunlardan en bilinenleri, Sivasspor-Kayserispor, Malatyaspor-Elazığspor, Adana ve Mersin takımlarıdır.
Antalyaspor – Alanyaspor, Adana Demirspor – Adanaspor ise şehir derbileri olarak bilinirken, Samsunspor, Orduspor, Giresunspor, Trabzonspor gibi takımlar ise oynadığı maçları Karadeniz derbisi olarak belirtiyor.
İSTANBUL DERBİLERİ
Türk futbolunun en büyük derbilerinin sahne aldığı yer hiç şüphesiz İstanbul’dur. Avrupa Yakası’nda Beşiktaş ve Galatasaray, Anadolu Yakası’nda ise Fenerbahçe’nin yüz yılı aşkın süredir devam eden rekabeti, her yıl aynı heyecanla sürüyor. İstanbul’un 3 büyük kulübünün geniş taraftar kitlesine sahip olmaları, kendi aralarındaki rekabeti sadece saha içinde değil, futbolcu transferlerinde de bir o kadar etkili kılıyor. Çünkü hiçbir taraftar, takımına kazandırılan bir transferi rakip kulübe kaptırmayı asla istemez.
Öte yandan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan sonra, Süper Lig’de en çok şampiyonluk yaşayan Trabzonspor da büyük kulüp olarak kabul ediliyor. İstanbul’un 3 köklü kulübünün Trabzonspor ile yaptığı maçlar derbi karşılaşması olarak lanse edilirken, Fenerbahçe ve Trabzonspor karşılaşmaları 2011 yılından bu yana daha da sert geçmeye başladı. Sebebi ise 2011’deki şike operasyonu…