Kanser, hiç şüphe yok ki insanları derinden etkileyen bir kelime. Ancak tıp bilimi, her yeni bulgu ve gelişmeyle her zaman umudu diri tutmayı sağlıyor. Örneği nadir bir kanser türü olmasına rağmen etkilediği organın doğasının hassasiyeti ve önemli işlevleri nedeniyle göz kanseri dikkat gerektiren bir tür. Göz kanserinin teşhisine dair ilerlemeler ise bize bu hastalığın teşhisinin çok daha kolay olacağı bir geleceği müjdeliyor.
GÖZ KANSERİ NEDİR?
Göz kanseri, göz ve çevresindeki dokularda gelişen kötü huylu tümörlerin genel adıdır. Bu kanserin farklı türleri bulunur: Melanom, göz içi lenfoması, hemanjiyoma, göz kapağı melanomu ve çocuklarda rastlanan retinoblastom en çok bilinen göz kanseri türleridir.
Göz kanserinin belirtileri, tümörün yerleşim yeri ve büyüklüğü ölçütünde farklılık gösterir. En çok gözlenen belirtiler şu şekildedir:
- Gözde kızarıklık
- Göz kapaklarında şişlik ve aşırı hassasiyet
- Gözde iltihaplanma
- Kaşıntı
- Göz bebeğinin yuvarlak görünümünün bozulması
- İris tabakasında renk değişimi
GÖZ KANSERİNİN NEDENLERİ NELERDİR?
Göz kanserinin nedenleri farklılık gösterir. Sigara ve alkol tüketimi, kimyasallara veya ultraviyole ışınlara maruz kalma, yüksek doz radyasyon teması, genetik yatkınlık en çok karşılaşılan göz kanseri nedenleri arasındadır. Bunların yanı sıra vücudun farklı bölgelerindeki kanser hücrelerinin göz çevresine yayılması da bu hastalığa neden olabilir.
Göz kanserinde tanı; düzenli göz muayeneleri sayesinde konulabilir. Özellikle çocukların düzenli göz kontrolü yaptırması önerilir. Bu muayenelerde göz kapakları, göz dibi ve göz tansiyonu kontrol edilir. Bu hastalığın tedavi seçenekleri arasında ise kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahale bulunur.
Göz kanserinin son aşaması yani 4. evre, bir hayli zorlayıcıdır. Genellikle metastaz ile eş yapı gösterir. Kanserin gözden başta karaciğer, akciğer ve kemikler olmak üzere vücudun diğer bölgelerine yayılması söz konusu olabilir. Prognozun bu aşamada çoğunlukla olumsuz yaklaşım sergilediği bilinmekle birlikte devam eden araştırmaların ve immünoterapi gibi yeni tedavi yaklaşımlarının göz kanserinde iyileşme şansını artırma konusunda umut vadettiği söylenebilir.
Göz kanseri tedavisinin en büyük müttefiki ise teknolojinin ta kendisidir. Gelişmiş görüntüleme teknikleri ile genetik testler, hastalığın erken teşhisinde çok kritik öneme sahiptir. Bu teknolojilerin sadece teşhis sürecinde yardımcı olduğunu düşünmek ise doğru değildir, çünkü kişiselleştirilmiş tedavi planlarının şekillendirilmesinde de pay sahibi olabildikleri gibi bu sayede hastanın iyileşme şansını da ciddi oranda yükseltebilir.
GÖZ KANSERİ TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ ADIMLAR
Son yıllarda göz kanserinin erken teşhisinde önemli adımlar atıldı. Tıp uzmanları, artık bu hastalıkla ilişkili genetik işaretler ve görsel semptomlar konusunda daha nitelikli sonuçlara sahip. Örneğin kanser hücrelerini vücudun belirli parçalarına başvurmadan tespit etmek için sıvı biyopsi gibi yeni tekniklerin uygulanmasındaki başarı oranı artıyor. Dolayısıyla daha az yıpratıcı, daha pratik ve hızlı teşhisler mümkün olacağa benziyor.
Bireysel hikayeler ve vaka çalışmaları, erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Bilinen vakaların birinde bir eşin dikkatli gözlemi, kocasının göz çukurunda nadir bir lenfoma türünün tespit edilmesini sağlayarak farkındalığın ve zamanında müdahalenin kritik önemini ortaya koymuştu.
Aynı şekilde ünlü Nepalli oyuncu Manisha Koirala’nın dünyaca ünlü kanser mücadelesinden ortaya çıkan deneyimleri, teşhis ve tedavinin kanserli yapıların büyümesini duraklatma üzerindeki derin etkilerini kanıtlar türde.
Araştırmacılar, klinik uzmanlar ve hastaların düzenli iş birliği, diğer bütün hastalıklarda olduğu gibi göz kanserinde de gelecek için büyük önem taşıyor. Elde edilen her yeni bulgu, bu kanser türünün daha hızlı biçimde tespit edilerek daha etkin tedavi yöntemlerinin ortaya konulmasını sağlıyor.
Bütün bunlar ise bu hastalıktan muzdarip kişiler için geleceğe daha umutlu bakmanın mümkün olmasını sağlıyor. Peki, siz en son ne zaman göz kontrolüne gittiniz?