Tarih boyunca bizlere anlatılan masallar, mitler ve öykülerde kale ve şatoları büyük bir hayranlıkla dinledik. Yeri geldi haklarında yazılan kitapları, romanları okuduk, yeri geldi, tarihi filmlerde maketlerini de olsa görme şansı elde ettik. Bugün hala birçok tarihi olaya tanıklık etmiş, birbirinden ihtişamlı ve muazzam şatolar varlığını sürdürüyor. İşte dünyanın en güzel şato ve kalelerinden bazıları ve mini hikayeleri…
NEUSCHWANSTEİN ŞATOSU:
Almanya’nın Bavyera kentinde bulunan 19. yüzyıldan kalma tarihi bir saray olan Neuschwanstein Şatosu, masalsı görünümüyle ünlüdür ve dünyanın en güzel şatolarından biri olarak kabul edilir. Neuschwanstein Şatosu, Bavyera Kralı II. Ludwig tarafından, büyük hayranlık duyduğu besteci Richard Wagner’in onuruna ve aynı zamanda bir inziva yeri olarak inşa edilmiş. Kral, şatonun masraflarını Bavyera kamu fonları yerine kişisel servetinden ve geniş çaplı borçlanma yoluyla karşılamayı tercih etmiş. Şatoyu her yıl 1,5 milyona yakın kişi ziyaret ediyor.
CHATEAU DE CHAMBORD:
Fransa’da dünyanın UNESCO mirası alanı özelliği olan Chateau de Chambord, ortaçağ ve Rönesans tarzlarının bir karışımını sergileyen özgün Fransız Rönesans mimarisiyle ünlüdür. Şatoyu, Fransa Kralı I. François tasarlamış ve av köşkü olarak kullanmaya başlamış. Ancak Kral II. Henri, daha sonra şatoyu yeniden inşa ettirmiş. Şatonun en önemli özelliklerinden biri, ünlü kulesidir. Gösterişli ve simetrik bir yapıya sahip olan kule, şatonun en yüksek noktasında yer alır ve 56 metre ile en yüksek bölümdür.
EL HAMRA
İspanya’nın Granada kentindeki El Hamra, karmaşık tasarımı ve tarihi önemiyle bilinen ünlü bir saray ve kale kompleksidir. Sarayın temelleri Endülüs Emevilerinin devamı olan Beni Ahmer Sultanlığı döneminde atılmış. İsmini duvarlarının kırmızılığından alır. Rivayete göre yapımı 250 yıl süren sarayın girişinde askerler, sarayı inşa etmek için gelen işçilere İslam’ın 5 şartını sorarmış. Bilmeyenleri de içeri almazlarmış.
PELES KALESİ:
Romanya’da Neo Rönesans sarayı olan Peles Kalesi, dönemine göre çarpıcı mimarisi ve modern olanaklarıyla bilinen dünyanın en güzel kalelerinden biridir. Kale, Romanya’nın ilk kralı Carol tarafından inşa ettirilmiş. Kale, Transilvanya (Osmalı’daki adı Erdel) ve Wallacia’yı (Osmalı’daki adı Eflak) birbirine bağlayan geçiş yolunda inşa edilmiş. Yapımına 1875 yılında başlanan kale için 400 usta binlerce de işçi çalışmış. Fakat Kral Carol, kalenin son halini göremeden, tamamlanmasına birkaç ay kala 1914’te ölmüş.
WİNDSOR KALESİ:
Dünyanın en eski ve en büyük işgal kalesi olan Windsor Kalesi, tarihi bir kraliyet ikametgahı ve popüler bir turizm merkezi olarak hizmet veriyor. Aralarında Kral Henry II, Kral Charles II ve Kral George IV’ün de bulunduğu bir dizi kral ve kraliçe tarafından yeniden restore edilmiştir. Windsor Kalesi, son olarak Prens Harry ve Meghan Markle’in evlilik törenine tanıklık eden bir kaledir.
EDİNBURGH KALESİ:
Castle Rock’ın tepesinde bulunan Edinburgh Kalesi, kraliyet ikametgahı, askeri garnizon ve hapishane olarak zengin bir tarihi dokuya sahip olmakla birlikte İskoçya’nın da önemli bir simgesi. Bugün kale, Kader Taşı, Onurlar olarak bilinen İskoç kraliyet saltanatı, Ulusal Savaş Müzesi, Ulusal Savaş Anıtı ve Mons Megs gibi ünlü dev ortaçağ topları gibi manzaraları görebilen halka açık bir yer olarak ziyaretçileri ağırlıyor.