Artık sevdiklerimizin ölümlerini içselleştirmemiz farklılaşıyor. Günümüz dünyasında yapay zekanın hızla hayatımızın alanına girdiği şu süreçte birçok teknoloji firması peş peşe, sevdiklerinizi kaybettiğinizde onların seslerini ve görüntülerini hala yaşıyorlarmış gibi kullanıp, onlarla sohbet etmenize olanak sağlayan yapay zeka modelleri geliştirmeye başladı. Yapay zekanın bu şekilde modelleme yapması ölülerimizin ardından girdiğimiz yas sürecini de değiştirmeye başladı.
GİDİYORLAR AMA VARLAR
Sonsuza dek sevdiklerimizle bir arada olma hayalimiz onları yitirdiğimizde kaybolup gidiyor. Bazen beklenmedik bir anda bazen de uzun süreler boyunca çekilen acıların ardından bu dünyadan uğurlamak zorunda kaldığımız sevdiklerimizin ardından yas sürecine gireriz. Onların bu hayatı ve bizleri terk etmelerini uzunca süreler kabullenemeyiz. Kimimiz bu acının ardından ağır depresyonlara bile girebiliyor, dünyayla adeta ilişiğini kesebiliyor hatta. İşte tam bu noktada, ‘Sevdikleriniz yaşasaydı ne olurdu?’ fikrinden yola çıkarak yapay zekayı kaybettiğimiz yakınlarının seslerine ve görüntülerine uyarlayan firmaların yaptığı uygulamalar bir noktada ne kadar tatmin edici diye düşünmeden edemiyoruz.
YALNIZLIK ÇEKTİĞİMİZDE NE KADAR YANIMIZDA OLABİLİRLER?
Evet, sevdiklerimizle sanki hayattalarmış gibi konuşmak, onları istediğimiz arka planlarla yaşıyorlarmışçasına videolar çekmek ve sonra izlemek bir noktada acımızı hafifletiyordur mutlaka ama ne kadar onlar? Yani, sevdiklerimizin yapay hayaletleri bizlere ne kadar samimi davranabilir? Nasıl aynı duygularla bizlere yaklaşabilir? Yalnızlık çektiğimizde ne kadar yanımızda olabilir?
“DİJİTAL DİRİLİŞ’
Black Mirror dizisini izleyenleriniz var mı bilmiyorum. O dizinin bir bölümünde ölü erkek arkadaşını taklit eden bir robot alan kadının ürkütücü hikayesi yer alıyordu. Birçok bilim kurgu filmlerinde de benzer hikayeler var. Düşünce nakilleri, beyin nakilleri gibi gibi birçok konuda çekilen bundan birkaç yıl öncesine kadar ütopik gelen ama şu günlerde gelişen teknoloji sayesinde olması ihtimal dahilinde olan çok sayda filmler var. Hatta çok yurt dışına açılmayalım Kemal Sunal’la Fatma Girik’in 1987 yılında çektikleri ve döneminde çok konuşulan Japon İşi filmini de göz önüne aldığımızda, o zamanların hayali şimdilerde bir bir gerçek olmuyor mu? Sosyologlar bu duruma ‘Dijital diriliş’ diyor.
Tabii, insanoğlunun umudu hep kaybettiği sevdiğini yeniden aynı şekilde aynı duygularla yanı başında görmek ama programlanmış bir bot ve vücut formu verilmiş bir robot bunu ne kadar gerçekçi kılabilir? Bu sorular sadece ölümlerin ardından yaşanılan yas sürecini değil, ölüme bakış açımızı bile değiştirmeye başlıyor. Belki, bir çocuğunuz var ve anne veya babasısınız ve eşlerden biri hayatını kaybetti. Çocuğunuza bu acıyı yaşatmak yerine sanki eşiniz hayattaymış gibi Dijital hayaletleri kullanmak çocuğu acıdan kurtaracaktır büyük ihtimalle ama acıyla baş etmeyi öğretmeyecektir. Uzmanlar da bu konuda bir hayli endişeli. Dijital hayaletlerin ileride ruh sağlıklarımız hakkında korkutucu sonuçları olacağını ve buna bir dur denmesi gerektiğini savunuyorlar. Teknolojinin hem kendini hem de insanlığı evrilttiği süreci ölmez sağ kalırsak hep beraber gözlemleyeceğiz.