28 Mayıs 2024

Artık trend açgözlülük değil!

İş dünyasında bir zamanlar popüler olan açgözlülük kavramı yerini sürdürülebilir, çevreci ve kalıcı yaklaşımlara bıraktı.

İnsana has olan davranışlardan bir olan açgözlülük birçok toplum tarafından hoş karşılanmayan, kısa vadede kişiye istediğini sunsa da uzun vadede kişileri yalnızlığa mahkum eden ya da acı sonuçlarla karşılaşmasına neden olan olumsuz bir davranış türüdür. Kurumlarda karşılaşılan rekabet ortamı ve bireysel hırs kişilerin açgözlü davranmalarına neden olabilir. Performansı ödüllendirme sistemleri, terfi olanakları, çalışanları daha fazla kazanç ve statü elde etmeye teşvik edebilir ama insanın olduğu her yerde gerek arkadaşlık, gerek ilişki, gerek evlilik gerek okul gerekse de iş ortamında kişinin hırslı bir yapısı varsa bu açgözlülüğe evrilebiliyor. Sürekli öne çıkma çabaları, yapmadığı şeyleri yapmış, bilmediği şeyleri biliyormuş gibi göstermeler, kendi sorumluluklarını başkalarına yükleyip Z kuşağının tabiriyle prim kasmalar, hırs kaynaklı açgözlülüğün ortaya çıkardığı davranış biçimleridir bana göre.

Her ne kadar Goldman Sachs, organize açgözlülüğün düzensiz demokrasiyi yendiğini iddia etse de, kurumsal firmalarda bunu bir teşvik olarak gösterse de çevreye zarar veren uygulamalar, etik olmayan iş ilişkileri uzun vadede şirketlerin itibarını etkileyip müşteri memnuniyetini düşürebilir. Öte yandan kurumsal açgözlülüğün sadece kurumlara değil, ekonomiye de etkileri fazlasıyla yıkıcı olabiliyor. İnsanı insan olarak değil de potansiyel müşteri olarak gören kurumlar, arz ve talep dengesini kendi çıkarları doğrultusunda belirlemeye yeltendiklerinde, ürün fiyatları artıyor. Ürün fiyatı artınca faizler de artıyor, faizler artınca alım gücü düşüyor ve toplumlar koskoca bir kısır döngü içinde debelenmeye başlıyor. Sachs’ın dediği gibi organize olan açgözlülük sadece düzensiz değil, düzenli demokrasiyi de yerle bir edebiliyor anlayacağınız.

Öte yandan her ne kadar bazı Amerikalı ekonomistlere açgözlülüğün kurumsal şirketlerde 2024 yılında da favori olduğunu iddia etse de göz ardı edilen bir şey var; İnsanlık teknolojiyle her geçen gün değişiyor. Arz edilenler, tercih edilenler hem ekonomi bazında hem de çevresel bazda değişime uğruyor. Firmaların bir çoğu şeffaflık anlayışının yanı sıra, insan hakları, çevre duyarlılığı, iklim koşullarını dikkate alarak hareket ediyor. Bunlara dikkat etmeyen kurumsal firmalar uzun soluklu çalışmalarda dünya çapında da kendine yer edinemiyor. Ne kadar farklı ve insana odaklı çalışma yapılırsa küresel bazda o denli ilgi görüyor.