Sanatsal yönünü ve tarihini biliyorlar mı tartışılır ama şimdilerde Z kuşağının favorileri arasında Pop Art. Popüler, seri üretilen ve geçici olma özelliğiyle aslında tam olarak Z kuşağıyla örtüşüyor bu sanat akımı. Fakat diyoruz ya; olaya o kadar yüzeysel bakmak Pop Art’a bir hayli saygısızlık oluyor.
Modern sanatın sınırlarını zorlamasıyla merak uyandıran, popüler kültür ve sanatı aynı çatı altında buluşturan Pop Art; 1950’lerin sonunda İngiltere’de ve 1960’ların başında Amerika’da ortaya çıktı. Terim olarak ilk kez 1958 yılında İngiliz eleştirmen Lawrence Alloway’in bir makalesinde kendini gösteren “Pop Art” kavramının asıl yükselişi ise 1962 yılından MoMa’da düzenlenen bir sempozyumda gerçekleşti.
Pop Art tüm seksiliği ve aykırılığıyla; yüksek sanata alışan sanatseverler, sanat eleştirmenleri ve akademisyenler tarafından da uzun bir süre topa tutuldu! Uzun bir dönem ‘ikonoklast’ yani ‘geleneklere karşı çıkan’ olarak tanımlanmaktan kendini koruyamayan akım; en sonunda aslında bunun harika bir tanımlama olduğunu kabul etti! Yüksek sanatın üstünlüğünü ve çağdaş avangart sanatın iddialarını sonuna kadar reddedecek kadar da iddialı!
Pop Art’ın karakteristik özelliklerini de şöyle sıralayalım; dinamik, seksi, popüler, geçici, harcanabilir, düşük maliyetli, seri üretilen, göz alıcı, komik, ironi dolu!
TÜRK SANATÇILARI VE POP ART!
Başta söylediğimiz gibi en sık Andy Warhol ile duyduk bu akımı; ama dünyanın yanı sıra ülkemizde de Pop Art’ın dehası olan isimleri anmadan geçemeyiz. 2000’li yıllarda genç kuşakla farklı bir boyuta geçmeden önce Türkiye’ye bu akımı getiren Özdemir Altan ülkemize Pop Art’ı tanıtan ilk isimdi. Tüm dünya tarafından tanınan ve imza attığı başarılarla sanat dünyasını derinden etkileyen sanatçımız Burhan Doğançay ise Türkiye’de ilk Pop Art eserlere imza atanlar arasında. 2013 yılında aramızdan ayrılan Doğançay’ın eserleri, sergiler ve müzelerden farklı olarak karşımıza sürpriz yerlerde de çıkıyor! İstanbul’un ikonik restoranlarından Sunset Grill & Bar’da Burhan Doğançay’ın “Ribbons” (Kurdeleler) serisi tablolarıyla tasarlanan tabaklara bayılacaksınız!
2008 yılında kaybettiğimiz Zekai Ormancı, dünya çapında birçok başarı elde etmiş bir isim olan Nur Koçak, Nigar Gülsün Karamustafa ve Gencay Kasapçı ise bu akıma unutulmaz eserler bırakan isimlerden.
DÜNYADAN ANDY WARHOL’ÜN GÖLGESİNDE KALMAMASI GEREKENLER…
POP ART’IN KADIN DEVİ: PAULINE BOTY
Sanatın önde gelen kadın figürlerinden olan Boty, Pop Art’ın kurucularından biriydi. 28 yaşından trajik bir şekilde ölen sanatçı; 1961 yılında Londra’da bulunan AIA Gallery’de düzenlenen ilk Pop Art sergisi de dahil olmak üzere birçok önemli sergide yer aldı. Popüler kültürden faydalanmanın yanı sıra; kadının toplumdaki yeri hakkındaki yorumlarıyla da son derece iddialı çalışmalar ortaya çıkardı!
POP ART’IN RAHİBESİ: CORITA KENT
Warhol ile özdeşen serigrafi baskının başarılı isimlerinden biri de 18 yaşından rahibe olan Corita Kent. Kendine has tarzının dikkat çeken detaylarından biri de İncil ayetlerini siyasi sloganlar ile birlikte kullanmasıydı.
KAZUYA SAKAI
Sanatsal ilhamını Japon kültür ve mirasından alarak sanat hayatına başlayan Sakai’nin bu tutkusu kısa sürdü ve sanat hikayesine Pop Art ile devam etti. Aynı zamanda cazın sıra dışı ritimleri ve kendi yorumunu kattığı deneysel klasik müzikle de yakından ilgiliydi.
ROY LICHTENSTEIN
1997 yılında aramızdan ayrılan Pop Art dehasının ismini duymadıysanız bile mutlaka onun çizgi roman kareleri şeklindeki tablolarıyla karşılaşmışsınızdır. Hali hazırda olan bir popüler kültür ürününü kendi yorumuyla baştan imgeleyen Lichtenstein; seri üretim ve yüksek sanat arasında keyifli bir köprü kurdu. Popüler kültürü küçümseyerek Pop Art karşısında dehşete düşen topluluğa bu renkli dünyayı sevdiren isimlerin de başında geliyor. Birçok popüler eserinin yanında Ocak 2017’de 165 milyon dolara satılan Masterpiece’in yeri ayrı!
REKORLAR KİTABINA GİREN: KEITH HARING
Sokak sanatı ve Pop Art’ın eşsiz buluşması, Keith Haring dehasıyla karşınızda! Tek bir Haring eseriyle tanışmanız; onun tüm eserlerini ayırt edebilmenizi sağlar. Kendine özgülüğünü; görsel dili ve ikonik çizgileriyle gözler önüne seren sanatçının eserleri sadece müze ve galerilerle sınırlı kalmadı. Duvar resimleri ve absürt heykelleriyle kamusal alanda da geniş yer buldu. Eserleriyle elde ettiği ünü AIDS farkındalığı gibi sosyal konular için kullanan sanatçının 1990 yılında AIDS’ten ölmesi de sevenlerini yasa boğdu diyebiliriz! Haring’in tasarımları günümüzde birçok markanın en sık kullandığı çalışmalar arasında. Hepimizin bildiği Ravensburger markasının 32,256 parçalık puzzle’ı; dünyanın en büyük puzzle’ı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmişti. Bu puzzle’da da Keith Haring’in 32 eserinden oluşan bir kolaj yer alıyordu. Dolaylı yoldan Haring’in de rekor kırdığı söylenebilir!
REKORTMEN BİR DİVA: YAYOI KUSAMA
Pop Art’ın yaşayan efsanesi, Japon sanatçı Yayoi Kusama; Warhol ve Lichtenstein ekibinden! 1960’larda Pop Art’a imza atacak eserler ortaya çıkarmaya başlayan Kusama’yı renkli dev puantiyelerinden tanıyabilirsiniz. Çocukluğundan kalan travmalar; sanatına bol miktarda cinsellik ve çıplaklık detayları katmış. Aynı zamanda günlük hayatında gördüğü halüsinasyonların da sanatını etkilediği; puantiyeleri ve çiçek desenlerini de bu halüsinasyonlardan ürettiği söylenebilir. İddiası her perspektiften göze çarpan Kusama’nın 1960 yılında gerçekleştirdiği bir performansında katılımcıların tümünün çıplak olduğu ve sanatçı tarafından bedenlerinin puantiyelerle boyandığını da hatırlatmak isteriz. Kusama aynı zamanda eserleri en yüksek fiyata satılan kadın sanatçı rekorunu da hala elinden tutuyor. 2008 yılından 5.1 milyon dolara satılan eseri Infinity Net, No.2 (1959) ile ilk rekorunu kıran Kusama; 2014’te White No. 28 (1960) isimli eseri 7.1 milyon dolara satılınca rekorunu da tazelemiş oldu.
MERAKLISINA: Kusama’nın harikalar diyarına gitmek isterseniz; 7 Eylül 2024’e kadar San Francisco’daki SFMOMA’da da sergisi devam ediyor. Bu sergide Kusama’nın akıllara durgunluk veren Sonsuzluk Odaları’ndan bir değil iki tanesine hazır olun. “Aşk Çağırıyor” ve “Dünyanın Yuvarlaklığını Düşlerken Aşkımı Sunardım”, uzay ve zaman kanunlarına meydan okuyan büyüleyici enstalasyonlar arasında bir yolculuk vaat ediyor. Bu sadece bir sergi değil; Kusama’nın hayal gücünün sonsuz alemlerine doğru sürükleyici bir yolculuk. Ziyaret başına her odaya bir dakika girmek kısıtlayıcı gelebilir, ancak bize güvenin, bu sizi büyülemek için yeterlidir.
DİJİTALİN SANATSALI: DAVID HOCKNEY
Sanatını sadece imgeler ve renklerle sınırlamadan; üretim süreciyle de popüler olanı yakalamayı hedefleyen bir sanatçı olan David Hockney, sanatında teknolojinin tüm nimetlerini kullananlardan. Şu an 86 yaşında olan Hockney; baskıdan resme, film yapımından sahne tasarımına birçok farklı alanda çalıştı. Son dönemlerde ise iPhone ve iPad uygulamalarını kullanarak renklendirdiği büyük ölçekli natürmort çalışmalarıyla dikkat çekti. Pop Art’a çok daha geniş bir vizyon katan sanatçı; 2013 yılında Viyana Devlet Operası için iPad üzerinden hazırladığı 176 metrekarelik bir dekor resmi ile sanat camiasının gündemine oturmuştu. 2016 yılından 13.2 milyon dolara satılan eseri “Woldgate Woods” eseri ise sanatçının bugüne kadarki en pahalı eseri.
CANI POP ART ÇEKENE: KALYON KÜLTÜR’DE “JISBAR İSTANBUL’DA”
Dünyaca ünlü Fransız Pop Art sanatçısı Jisbar’ın “Jisbar in İstanbul” başlıklı kişisel sergisi, 31 Mart 2024’e kadar Kalyon Kültür’de! Sanat hayatına Paris sokaklarında grafiti yaparak başlayan Jisbar, kendi pop diliyle sokak sanatını buluşturduğu, sloganlar ve semboller içeren eserleriyle izleyiciyi imgenin ötesine geçmeye davet ediyor. Ressam; Mona Lisa, İnci Küpeli Kız, Frida Kahlo, Dali, Klimt gibi sanat tarihinin ikonik eserlerini ve karakterlerini kendi pop tarzı ve sokak sanatının özgür ruhuyla 21. yüzyıla taşıyarak ilham verici bir deneyim sunuyor.
Kısacası; Pop Art’ın sanatı çok daha ileriye taşıyan bir versiyon olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Sanatsal ifade ve aktarım için yepyeni yollar açan, çok önemli bir atılımla karşı karşıyayız! Kim bilir, belki de postmodernizmin ilk belirtileri bile olabilir…