Yapay zekâ; sosyal medyada içerik üreticiliğinden akıllı ev sistemlerini güçlendiren algoritmalara kadar gündelik yaşamın her alanında daha etkin bir hâl alırken, bu teknolojinin akıllarda yarattığı soru işaretleri de artıyor. Soru işaretlerinin başında ise, etik geliyor. Yapay zekâ ve etik kavramı arasındaki ilişkiyi irdelemeye hazırsanız, başlıyoruz.
Yapay Zekâ Teknolojisi
Yapay zekâ teknolojisinin tamamına göz attığımız zaman, temelde insan zekâsının gerektirdiği görevleri yerine getirmek için tasarlanan sistem ve uygulamaların oldukça geniş bir yelpazesini içerdiğini görebiliriz. Söz konusu görevler arasında öğrenme, akıl yürütme, algılama, problem çözme, dil anlama ve konuşma gibi işlemler başta gelir. Bu görevler arasından belirli olanları hayata geçirmek için tasarlanan dar kapsamlı yapay zekâ uygulamalarının yanı sıra insanın yapabileceği herhangi bir zihinsel görevi anlayarak öğrenebilen güçlü yapay zekâ uygulamaları olmak üzere iki genel türde yapay zekâ uygulamalarına rastlamak mümkün.
Makin öğrenimi, doğal dil işleme, otonom sistemler gibi alanlardaki atılımların hem sonucu hem de nedeni konumundaki yapay zekâ; endüstrileri dönüştürmekle kalmadı, insanlık için mevcut soruların üzerine yeni sorular da ekledi.
Bu soruların başında ise etik problemler geliyor.
Etik Kavramı
Etik; doğru ve yanlış, adil ve haksız, iyi ve kötü gibi ilkelerle ilgilenen bir felsefe dalı şeklinde nitelendirilebilir. Bireysel ve grup davranışlarını yöneten ahlaki değerler ile davranış kurallarının sistemsel incelemelerini kapsar. İnsan eylemlerinin niyetleri ve sonuçlarını analiz ederek erdem ve adalet kavramları üzerine standart yaklaşımlar geliştirmeye çalışır.
Teknoloji sektöründe etik kavramını ele alacağımız zaman sistemlerin tasarlanması, geliştirilmesi ve dağıtımının ahlaki etkilerini gözetmek gerekir. Teknoloji sektörünün etik yaklaşım sergilemesinin yolu; bireyler, topluluklar ve çevre üzerinde potansiyel etkileri gözeterek bütün paydaşların konforunu teşvik eden çözümler üretmesinden geçer.
Yapay Zekâ ve Etik Arasındaki İlişki
Gündelik kullanıma indirgenmesinin üzerinden henüz fazla zaman geçmemiş olan yapay zekâ teknolojilerinin etik kavramlar ile olan kesişimi de üzerinde tartışmaların daha yeni başladığı bir alan.
Yapay zekâ sistemleri daha yetenekli oldukça ve otonom formlar kazandıkça şeffaflık, önyargı, gizlilik ve hesap verebilirlik gibi konularda daha fazla etik sorular karşımıza çıkacak. En basit örnekle; bir yapay zekâ sisteminin zarara yol açan bir karar vermesi durumunda sorumlu kim kabul edilecek? Benzer şekilde yapay zekânın otomasyon hizmet sunması nedeniyle yaşanabilecek iş kayıpları ve yapay zekâ teknolojilerine erişim konusunda eşit olmayan sınıfların yaşayacağı dijital uçurum gibi problemler de insanlığı yakın bir gelecekte bekleyen sorunlar arasında.
Yapay zekâ ve etik problemler ilişkisini bazı genel başlıklar ile özetleyebiliriz:
1. Gizlilik ve Veri Güvenliği
Yapay zekâ sistemleri, kişisel bilgileri de fazlasıyla içeren büyük miktarda veri toplayıp işliyor. Veri ihlali ve kötüye kullanımın yanı sıra bireylerin mahremiyetini tehdit eden bu konunun nasıl ele alınacağı henüz net değil.
2. Yanlılık ve Ayrımcılık
Yapay zekâ algoritmalarının eğitildikleri veri setlerinde yer alan önyargıları yansıttığı biliniyor. Dolayısıyla eğitim verilerini geliştiren grupların ayrımcı yaklaşımlar sergilemesi, yapay zekâ sistemlerini de ayrımcı birer kimliğe büründürecektir. İşe alım süreçleri, kredi değerlendirmeleri ve adalet sistemleri gibi doğrudan insanlığı ilgilendiren kararlarda bu ayrımcılıkların doğuracağı sorunlarla yüzleşmeye hazır mıyız?
3. Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik
Yapay zekâ sistemlerinin karar mekanizması oldukça karmaşık. Bir yapay zekâ sistemi hatalı bir karar verirse sorumluluk kimde olacak? Hukuki ve etik açıdan bu sorunun cevabı daha bulunamadı.
4. İstihdam ve Ekonomik Etkiler
Yapay zekânın otomasyon gücü, pek çok iş kolunda makineleşmeyi getirecek. İşsizlik ve ekonomik adaletsizlik gibi sosyal sorunların artması kaçınılmaz. Dünya bununla nasıl mücadele edecek?
Sonuç itibarıyla, teknolojik ilerlemeler elbette insanlığın yararına ancak etik ilkeleri gözeterek kontrollü ilerlemek herkes için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde daha adil ve refah bir geleceği sadece makineler için inşa etmiş olacağız.