Kendiniz onca sorunla uğraşırken kendi sorunlarınıza çözüm bulamadığınız ama aynı dönemlerde sizin dışınızda da sorun yaşayan bir tanıdığınıza sorunlarını çözmede gerekli desteği verip yol gösterdiğiniz zamanlar mutlaka olmuştur. Ya da başkalarıyla aynı sorunu yaşarsınız çözüm bellidir ama siz uygulamaz, sizinle aynı sorunu yaşayan kişiye o çözümü uygulatmaya çalışırsınız. Bir de bilimsel olarak bakıldığında insanlar kendi sorunlarını çözmede başkalarının sorunlarını çözebildikleri kadar başarılı değiller. Eskilerin bir lafı vardır; ‘Terzi kendi söküğünü dikemez’ diye… İşte bu durumun genel adı ise Süleyman Paradoksu… Peki, kimdir bu Süleyman? Neden bu olaya Süleyman Paradoksu deniyor? Haydi hep beraber bakalım…
Eski İsrail’in Kralı olan Süleyman bilgeliği ve adaleti ile tanınırdı. Öylesine bilgeydi ki, bilgeliği tüm dünyaya dilden dile yayılmıştı. Bu nedenle insanlar çok uzak diyarlardan dağları, çölleri, denizleri aşarak üşenmeden ondan tavsiye almaya gelirlerdi. Kral Süleyman’da ondan tavsiye istemek için her gelen kişiye etkileyici zekasıyla çözümler bulur, onların dertlerine derman olurdu. Hatta zekası öyle gelişmiştir ki, yaptıklarından bir çoğu hala günümüzde bile konuşulur. Mesela bir gün, iki kadın Süleyman’ın huzuruna çıkar. Süleyman kadınlara sorunlarının ne olduğunu sorar. İkisi de bir bebeğin annesi olduğunu iddia eder. Süleyman iki kadını da dinler ve tahtından bir hışımla kalkarak kılıcını çeker. Sonra kadınlara seslenir, “Bu çocuğu ikiye böleceğim. Böylece ikiniz de payınıza düşeni alacaksınız!” Kadınlardan çocuğun gerçek annesi göz yaşları içerisinde panikle dizlerinin üzerine çöker ve ağlayarak Süleyman’dan bebeğin canını bağışlamasını ister ve diğer kadına vermesi için yalvarmaya başlar. Süleyman kadının bu davranışı üzerine bebeğin gerçek annesinin o olduğunu anlar ve bebeği annesine teslim eder.
Kral Süleyman iyi bir kral olsa da kendi hayatında pek de iyi olarak kabul edilmeyecek şeyler yapmıştır. Paraya ve kadınlara karşı kontrolsüz bir tutkusunun olması kendi hayatında kendisiyle ilgili birçok defa kötü kararlar almasına neden oldu. Başkalarının sorunları söz konusu olduğunda aklı zehir gibi çalışan Süleyman, kendi hayatı söz konusu olduğunda gerektiği gibi sağduyulu olmayı beceremedi. Hatta öyle ki, aldığı kötü kararlar krallığının bile çökmesine neden oldu. İşte bu durum yüzyıllardır Süleyman Paradoksu olarak akıllara kazınır.
SÜLEYMAN PARADOKSU GERÇEKTEN VAR MI?
Her ne kadar akıllarımızda Kral Süleyman’la ilgili anektodlar yer edinse de bu durumun gerçekte var olup olmadığı Kral Süleyman’ın ölümünden binlerce yıl sonra araştırma konusu oldu. 2014 yılında, Waterloo Üniversitesi ve Michigan Üniversitesi’nden Igor Grossmann ve Ethan Kross, Süleyman Paradoksu’nu araştırdıkları bir makale yayınladılar. İkili araştırmalarında gördü ki, bu paradoks gerçekten vardı. Yani insanlar kendi sorunlarına kıyasla başka birinin sorunları hakkında daha başarılı bir biçimde akıl yürütebiliyorlardı. İkinci olarak araştırmacılar insanların kendi sorunlarından uzaklaştıklarında çok daha iyi kararlar verebildiklerini de gördü. Ayrıca sonuçlar gösterdi ki, akıllıca kararlar alıp verme söz konusu olduğunda yaşlılar ve gençler arasında öyle büyük farklar da yoktu. ‘Akıl yaşta değil, baştadır!’ sözünü de işte tam bu noktada kullanmayı bir borç olarak görüyorum. Çünkü sonular gösteriyor ki, hem gençler hem de yaşlılar, Süleyman’ın paradoksuna eşit derecede duyarlı.
Süleyman Paradoksu bize, kendi sorunlarımıza bir çözüm bulmak istiyorsak, bir adım geri atarak kendimize uzaktan bir başkasına bakar gibi bakmayı, aynı sorunu bir başkası yaşasaydı ona ne yapmasını önerirdik şeklinde düşünmeyi ve böylece kendimize de en az başkalarına olduğu kadar faydalı olabileceğimizi gösteriyor. Eğer, hayatımızı bir düzene koymak istiyorsak, kendimize de bir başkasına yaklaşır gibi yaklaşmayı öğrenmemiz gerekiyor.