Çocukluğumuzda bize bakım veren kişiyle olan ilişkimiz, yetişkin hayatımızdaki ilişkilerimizi de etkiler. Dört bağlanma stilinden biri olan kaygılı bağlanma stili, genellikle çocuğa tutarsız davranan bakıcıyla bağlantılıdır. Bakım veren kişi çocuk ağladığında veya ilgi istediğinde bazen ona karşılık verir, bazen de çocuğu görmezden gelir veya çocuğun ihtiyaçlarını ihmal eder. Bu süreç sonucunda kaygılı bağlanma stilli geliştiririz.
Ya ben de kaygılı bağlanıyorsam diye aklınızdan geçti mi? Kaygılı bağlanan kişilerin yaşadığı bazı durumları şöyle sıralayabiliriz:
- Çok yoğun duygusal tepki vermek
- Dürtüleri kontrol etmekte zorluk çekmek
- Sürekli güvence ihtiyacı hissetmek
- Sürekli terk edilme korkusu yaşamak
- Başkalarına güvenme konusunda zorluk yaşamak
- Eleştiri veya düzeltilmeye karşı aşırı duyarlı olmak
- İlişki içinde sürekli ilgi talep etmek
- İlişki içinde insanlara tutunmak
Tanıdık geldi mi? Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler hızlı bir şekilde bağ kurma ve karşısındakinin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağını veya bunu isteyip istemediği üzerine düşünmeden bir ilişkiye hızlıca başlama eğilimindedir. İlişki içinde o ilişkiyi yürütmeye çalıırken kendi ihtiyaçlarını göz ardı ederler. Bir ilişki içinde karşısındakinin ilişkide kalacağına güvenmekte zorluk çekerler. Bu yüzden de sürekli sevildiklerine dair ipuçları ararlar. Uyanınca gelmeyen “günaydın” mesajları, açılmayan telefonlar, paylaşılmayan fotoğraflar… Karşıdakine güvenmek için sürekli karşıdan konum beklemeler, fotoğraf istemeler.. Hepsi kaygılı bağlanan biri için ilişkide olan durumlardır. Güvensizlik ve sevgi kanıtı isteği en nihayetinde karşı tarafı boğar ve ilişki öyle ya da böyle bitmeye mahkum olur. Peki kaygılı bağlanıyoruz diye yalnız mı öleceğiz, hiç güzel ilişkimiz olmayacak mı?
Eğer kaygılı bağlanıyorsanız korkmayın, ilişkilerinizde yaşadığınız bu durumları değiştirebilirsiniz. Bunun için ilk adım kendinizle yüzleşmek. İlk adım biraz zor, ama kendinizi tanımak ve düşünce ve davranış kalıplarınızın farkında olmak onları değiştirmek için en önemli adımdır. Bunu kendi başınıza yapmak zor olabilir, bu yüzden bu adımda bir terapistle çalışmak hem ilişkilerinizdeki örüntülerinizi hem de bağlanma stilinizin arkasında yatan erken ilişkilerinizi anlamanıza yardımcı olur.
Kendi örüntülerinizin farkında olduktan sonra yapacağınız ikinci şey, kendini kabullenmek ve kendini sevmeyi öğrenmektir. Birey olarak rahat olmak, kendinin karşıdakinin davranışları dışında değerli olduğunu farketmek, sevilmiş ve bütün hissetmek bir ilişki içinde olma ihtiyacından sizi kurtarır. Hepimizin güçlü ve zayıf yönleri var, kendimizi zayıf yönlerimizle beraber kabullenmemiz ve sevmemiz kendimizi bir bütün olarak hissetmemize yardımcı olur ve değerli hissetmek için dış kaynaklara yönelmemize gerek kalmaz. Bunun yanı sıra kendinizi sakinleştirmeyi de öğrenmelisiniz, kaygılar bir anda ortadan kaybolmayacak, ama kaygılarınızla başa çıkmak için karşınızdakinden onay beklemenin yoruculuğundan kurtulacaksınız.
Son olarak, birisine güvenmek şuan size zor geliyor olabilir, ama güvenmeyi öğrenmek mümkündür. Destekleyici bir arkadaş veya aileden birisinin olması bu süreçte yardımcı olabilir.
Kaygılı bağlanmanın ilişkimize etkilerini fark etmek ve bu etkileri azaltmak, yaşamak istediğiniz hayatı yaşayabilmek için çok önemlidir. Hazırsanız, sıra sizde..