19. yüzyılın ilk zamanlarında Thomas Beale ve arkadaşları Güneybatı Amerika’da günümüz değeri 40 milyon dolardan fazla olan hazine keşfetti. Beale, hazineyi hem eşit paylaştırmak için hem de içeriğiyle bilgilerden oluşan üç şifre oluşturdu. Ancak gelin görün ki o şifrelerden hala ikisi çözülmedi. 1820’lere dayanan ve hala gizemini koruyan bu olayı daha önce duydunuz mu?
Olay 1820’de Thomas J. Beale’nin Amerika’nın Virginia eyaletindeki Lynchburg kasabasına gelmesiyle başladı. Gizemli konuk kasabadan birkaç ay içinde kayboldu. Washington Oteli’nin sahibi Robert Morriss’e saklaması için bir kutu bıraktı. Beale ise otelden ayrılırken kutuyu 10 yıl boyunca açmamasını söyledi. Eğer bu süre zarfında kimse dönmezse kutuyu açıp şifrelerini çözmesini istedi. Morriss de gerçekten sadık biriymiş ki 20 yıl beklemiş. Günümüzde yaşansaydı bu olay 1 gün bile bekleyen olur muydu bilinmez…
Konumuza dönersek, otel sahibi kutuyu açtı ve üç tane şifreli metin buldu. Yıllarca şifreleri çözmek için çalıştı ama nafile. Ölmeden yaklaşık bir yıl önce de 1863’te kutuyu James B. Ward’e verdi. Tesadüfen de olsa ikinci şifreyi çözmeyi başardı. Metin Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki kelimelerin numaralanması ve sonrasında bunların kaydırılmasıyla oluşturulmuştu. Şifresini çözebildiği mesaj ona kasanın içeriğinin bir listesini veriyordu. Mesajda, “Buford’dan yaklaşık 4 mil uzaklıkta, Bedford bölgesinde bir yere, adlarını 3 numaralı şifrede verdiğim şahıslara ait olan eşyaları gömdüm” bilgisi yer alıyordu.
Ancak şansı ikinci kez yaver gitmedi. O da bu olayı halka duyurmaya karar verdi ve şu duyuruyu yaptı: “Yukarıdaki rakamlar sizin için bir şey ifade ediyorsa tebrikler: 2 bin 921 pound altın, 5 bin 100 pound gümüş ve 1.5 milyon dolarlık değerli mücevherler sizindir çünkü az önce Thomas J. Beale’in yaklaşık 200 yıl önce gömdüğü hazinenin yerini belirten şifreyi çözdünüz”
Üç sayfalık metinde sayılardan başka hiçbir şey yer almıyordu. Herkes varını yoğunu bu şifreyi çözmeye verdi. Kimileri de tüm mal varlığını harcadı. Geçen yıllarda teknolojide ileri seviyelere gelince bilgisayar bilimcilerinin ve komplo teorisyenlerin dikkatini çekti. Sonuç yine hüsran…
Daha garibi ise “Beale Şifreleri” olarak anılan olayda şöyle dikkat çeken detaylar da var. Morriss’ten Ward’a gönderilen mektuplarda verilen tarihlerin gerçek olaylarla uyumu yok. Daha tuhafı ise 19. yüzyılın başlarında Virginia’da Thomas Jefferson Beale’in var olduğuna dair de sağlam bir kanıt yok. Ayrıca Kaliforniya’da altın bulunan bir keşif gezisine dair de hiçbir kayıt bulunmuyor. Ward, birçok broşürle birlikte çıkan bir yangında kaybolduklarını söylediği için kağıtların orijinaline de erişilemiyor.
Bu durumda Beale mektupları aldatmaca olmuş oluyor. Ancak servet arayanların bazıları, altınların yıllar önce çıkarıldığını iddia ediyor. Sonuçta Beale’nin Şifreleri hala ilgi çekici ve çözülmemiş olaylardan biri olarak kalmaya devam ediyor.